Venezuela: Rusya ile ABD arasında yeni bir soğuk savaşın merkez üssü mü?
Venezuela hükümetinin meşruiyeti üzerine uluslararası kamuoyunda tartışmalar devam ederken, Juan Guaido ve Nicolas Maduro arasındaki çekişme Amerika Birleşik Devletleri ve Rusya arasındaki gerginliği de artırdı.
Trump, Venezuala’ya bir askeri müdahaleyi ihtimal dışı bırakmadı. Hatta Latin Amerika ülkesinin petrol ihracatına yapılacak yaptırımları açıkladığı sırada, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın elindeki notlarda “Kolombiya’ya 5 bin asker” ifadesi görülmüştü.
Diğer yandan Rusya’dan yola çıkarak Karakas’a inen yolcu uçağı hakkında da birçok spekülasyon ortaya atıldı. Kimileri uçağın asker taşıdığını iddia ederken, başkaları uçağın Maduro’yu kaçırmak için kullanılacağını öne sürdü. Ancak Kremlin tüm iddiaları reddetti.
Bir yandan Rusya, ABD’nin herhangi bir askeri müdahalesinin olumsuz sonuçlanacağını açıklarken, diğer yandan Maduro Rus silahlarının kullanıldığı tatbikatların fotoğraflarını basına paylaşarak gövde gösterisi yaptı.
İki ülkenin Venezuela üzerine bu denli ilgi göstermesinin nedeni yeni bir soğuk savaşın eşiğinde olmamız mı? Euronews, uluslararası ilişkiler uzmanlarının konu hakkındaki görüşlerini aldı.
Venezuela’nın Maracaibo Gölü’ndeki petrol rafinerileriREUTERS/Isaac Urrutia
ABD’nin Venezuela’da sahip olduğu menfaatler
Amerika Birleşik Devletleri, Venezuela’daki petrolün bir numaralı müşterisi.
Ancak Real Instituto Elcano’da araştırmacı Carlos Malamud, petrol konusunda ABD’nin dışarıya bağımlılığının son beş yılda çok önemli oranda azaldığını belirtiyor.
Malamud’a göre ABD’nin Latin Amerika ülkesine ilgisinin artması, Trump’ın son dönemde yaşadığı sıkıntılar kapsamında seçmeniyle yeniden bağ kurabilmek için attığı siyasi bir hamle.
Araştırmacı, “Trump’ın radikal destekçilerini yanında tutabilmek için takındığı cepheci tavrı koruyabilmesi adına Venezuela oldukça ucuz bir hamle.” İfadelerini kullanıyor.
Uzmanlar diğer yandan Venezuela’nın neden olduğu ve 5 milyon kişiyi ilgilendiren göç akımının etkili olduğunu belirtiyor.
Harvard Üniversitesi’nde profesör Ricardo Haussmann, bu sorunun Kolombiya, Ekuador, Peru ve Panama gibi ülkelerin yanı sıra ABD’yi de olumsuz etkilediği görüşünde.
Maduro ve eşi, Puerto Cabello’da yapılan bir askeri tatbikat sırasında poz veriyorMiraflores Palace/Handout
Rusya’nın Venezuela’daki menfaatleri
Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsüne göre Venezuela silahlarını en fazla Rusya ve Çin’den temin ediyor. Malamud da, Chavez iktidara geldiğinden beri Moskova’nın Karakas’a silah sattığını söylüyor.
Prof. Haussmann, “Rusya için problem daha çok ekonomik” açıklamasında bulunuyor. Rusya Venezuela’da milyar dolarlar kaybetme riskini taşıyor. Bloomberg’e göre Moskova son 20 yılda, devlet petrol şirketi Rosneft aracılığıyla Latin Amerika ülkesine 17 milyar dolardan daha fazla yatırım yaptı.
Hausmann, “Rusya’nın asıl sorunu hükümete değil oligarklara karşı. Bunlar yolsuzlukla, rekabet ve şeffaflık olmadan ülkenin petrol ve madencilik imtiyazlarını aldı.” diyor.
Rus Bilimler Akademisine bağlı Latin Amerika Enstitüsü’nde uzman Dmitry Rozental içinse Moskova’nın Maduro’yu desteklemesinin arkasında vefa hissi var. Rozental, “Birçok konuda ortak bir cephe tutuyoruz. Karakas da Rusya’yı en önemli konularda destekledi: Örneğin Abhazya ve Güney Osetya’nın tanınması ve Ukrayna sorunu gibi. Bu açıdan bakıldığında tavrımız tutarlı. Ama bu, Venezuela’da Amerikalılarla karşı karşıya geleceğimiz anlamına da gelmez.” şeklinde konuşuyor.
İstanbul’da yapılan Maduro’ya destek gösterileriREUTERS/Huseyin Aldemir
Venezuela yeni Küba değil
Malamud, “Tabii ki Rusya Maduro’yu destekliyor ve ABD de Guaido’yu, ama yeni bir soğuk savaşın eşiğinde değiliz.” diyerek Venezuela’daki durumun 1962’deki Küba Füze Krizine denk olmadığının altını çiziyor.
North Carolina Üniversitesi’nde Venezuela uzmanı Tim Gill de bu görüşe katılıyor ve Venezuela’daki durumun bir çıkar çatışması olduğunu savunuyor.
“ABD, Batı Yarım Küre’de en güçlü aktör olarak kalmak istiyor, Ama Rusya’nın Bolivya, Nikaragua ve Venezuela gibi ülkeler üzerinde gittikçe daha fazla etkisi olduğunu görüyoruz.” diyen Gill, güç dengesinin karışık olduğunu ancak durumun bu noktaya gelmesinin beklendiğini belirtti.(Euronews)