Avrupa Konseyi tarafından “Dünya Basın Özgürlüğü Günü” dolayısıyla yayınlanan bir rapor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarihinde ifade ve düşünce özgürlüğünün ihlalinden en fazla mahkum olan ülkenin açık arayla Türkiye olduğunu ortaya koydu.
Euronews’ün haberinde Avrupa Konseyi raporuna göre, 1959 ve 2018 yılları arasında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade ve düşünce özgürlüğünün korunmasıyla ilgili 10. maddesini ihlalden toplam 777 mahkumiyet kararı çıktı. Bu mahkumiyet kararlarından 321 dava Türkiye’ye ile ilgili.
#WorldPressFreedomDay: New report Council of Europe @coe report highlights increasing violence and intimidation against journalists across Europe https://t.co/CQ5GpEnr62 #WPFD2019 pic.twitter.com/WSaKvm5fmA
— Council of Europe office in Brussels (@CoEinBrussels) May 3, 2019
AİHM tarihinde, Türkiye’nin ardından ifade ve düşünce özgürlüğü ihlalinden mahkumiyet alan ikinci ülke Rusya. AİHM, Rusya aleyhine 10. maddenin ihlalinden şu ana kadar yaklaşık 50 karar aldı.
AİHM, 2018 yılında AİHS’nin 10. maddesinin ihlaliyle ilgili verdiği mahkumiyet kararlarının yüzde 40’ı da yine Türkiye’ye ait.
Strazburg Mahkemesi, geçen yıl 40 davada Türkiye’nin AİHS’nin 10. Maddesini ihlal ettiğine hükmetti. Bu sıralamada, 14 dava ile Rusya ikinci sırada geliyor.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’ne Türkiye’de 191 gazeteci tutuklu giriyor
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye’den kaçarak yurt dışındaki ülkelere sığınan gazetecilerin kurduğu sivil toplum örgütü Stockholm Center for Freedom (SCF), Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RFS) örgütü, 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü sebebiyle önemli açıklamalarda bulundu.
Stockholm Center for Freedom internet sitesinde Türkiye’de tutuklu bulunan 191 gazeteciyi manşetine taşıyarak “Time to stop Erdogan” (Erdoğan’ı durdurma zamanı) başlığını attı. Raporda 191 tutuklu gazetecinin yanı sıra 167 ismin yurt dışına kaçtığı ya da ülkesinde arandığı, 34 yabancı gazetecinin de hedef alınarak sınır dışı edildiği belirtildi.
Stockholm Center for Freedom: Türkiye’de 839 gazeteci 2018’de mahkemeye çıktı
SCF Türkiye’de şüpheli şekilde ölen ya da öldürülen gazetecilere de değindi.
Aralarında İstanbul’daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda öldürülen Washington Post yazarı gazeteci Cemal Kaşıkçı‘nın da bulunduğu Suriye asıllı Amerikalı gazeteci Halla Baraka, Suriyeli gazeteci Fıras Hammadi, Yeni Zelandalı TRT World muhabiri Yasmine Ryan, Lübnan asıllı Amerikalı gazeteci Serena Shim, İngiliz gazeteci Jacky Sutton ve Suriyeli gazeteciler İbrahim Abdulkadir ile Naji El Jerf’in şüpheli şekilde hayatlarını kaybettikleri ya da öldürüldükleri ifade edildi.
Tutuklu bulunan gazeteciler arasında en fazla ismin 35 medya çalışanıyla devlet televizyonu TRT’den olmasıysa dikkat çekiyor. Listede yine bir devlet kurumu olan Anadolu Ajansı’ndan da 5 isim yer alıyor.
Bununla birlikte yayınlanan raporda geçen sene Türkiye’de 839 gazeteci ve medya çalışanının mahkemeye çıktığı ve hüküm giydiği bilgisine de yer verildi.
Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ise blog yazısında 30 Nisan günü 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nce karara bağlanan 6 Cumhuriyet Gazetesi çalışanı ve yöneticisinin haberine yer verdi.
27. Ağır Ceza Mahkemesi, eski Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının davasında Güray Öz, Musa Kart, Hakan Karasinir, Önder Çelik, Mustafa Kemal Güngör, Yusuf Emre İper’in infazlarının durdurulması talebini reddetmişti.
5 yılın altında hapis cezasına mahkum edilen bu altı isim 25 Nisan’da yeniden cezaevine girmişti.
Sınır Tanımayan Gazeteciler: Dünyada en çok gazetecinin tutuklu olduğu ülke Türkiye
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RFS) örgütüyse ‘Korku Çemberi’ başlıklı yazısında gazetecilere duyulan nefretin aratarak şiddete dönüştüğü, gazetecilerin özgür ve güvenli bir şekilde işlerini yaptığı ülkelerin sayısının giderek azaldığı ve her geçen gün baskıcı yönetimlerin medya üzerindeki etkisini artırdığını açıkladı.
Hazırlanan 2019 Basın Özgürlüğü İndeksi’nden alıntılar yapılan raporda özellikle politikacıların gazeteciler hakkında söylediği nefret söylemlerinin korku ve tehlike yarattığının altı çizildi.
Basın özgürlüğü listesinde 180 ülke arasında Norveç, Finlandiya, İsveç ve Hollanda ilk dört sırayı alırken Türkiye’nin 150 ülkenin gerisinde kaldığı belirtildi.
Raporda ayrıca dünyada en çok tutuklu gazetecinin Türkiye’de olduğu ifade edilirken, Paradise Papers (Cennet Belgeleri) ile ilgili haber dolayısıyla bir gazeteciyi yargılayan dünyadaki tek ülke olduğu hatırlatıldı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: İktidar basın sektörünün yüzde doksanına egemen
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nca yapılan açıklamadaysa ‘haberin özgürce dolaşabildiği bir toplum olmalıyız . Ülke barışının sağlanabilmesi adına cezaevinde tutuklu bulunan gazetecilerin bir an önce serbest bırakılması gereğine inanıyoruz’ mesajı paylaşıldı.
“Bu yıl da Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nü büyük sıkıntılarla karşılamanın üzüntüsünü yaşıyoruz. Haberin özgür olmadığı, gazeteciliğin evrensel basın ölçütlerine göre yapılamadığı zorlu bir dönemden geçiyoruz. Basın sektöründe on binlerce gazeteci işsiz ve mesleğini yapamamanın ızdırabını yaşıyor. Yayın yasakları, sansür ve otosansürün hızla sürdüğü bir ortamda halkın haber alma, bilgilenme hakkını sağlamaya çalışan bir avuç gazeteciye selam olsun. İktidarın basın sektörünün yüzde doksanına egemen olduğu ülkemizde hala gazetecilik damarına sahip yürekli meslektaşlarımız görevlerini yapma uğraşındalar, bunu yaparken de bedeller ödüyorlar.”
Hak ihlallerini yazan gazeteciler cezalandırılıyor
“Türkiye cezaevlerinde yüzlerce gazeteci tutan bir ülke ayıbından bir an önce kurtarılmalı. Halkın haber alma hakkı çeşitli yollarla örselenmemeli, düşünceyi ifade özgürlüğünün önüne her geçen gün yeni engeller çıkarılmamalı. Hak ihlallerini yazan, gündeme getiren gazeteciler suçlanıp cezalandırılırken, hak ihlallerini gerçekleştirenlerin toplumda serbestçe dolaşmaları adaletle bağdaşmıyor, yargı bağımsızlığı, editoryal bağımsızlık işlemiyor. İç barışı sağlamakla yükümlü siyasetçiler nefret söylemleriyle toplumu bölünmeye itiyor. Ülkemiz bu ayıplardan arınmalı, bunu gerçekleştirmesi gerekenler ise siyasetçiler ve iktidarlardır. Şu unutulmamalı ki gazeteciler dönemlerin tanığıdır, tarihe not düşerler. Bu nedenle ısrarla diyoruz ki gazetecilik suç değildir. Gazetecilik halkın haber alma, bilgilenme hakkına hizmet eden saygın bir meslektir. Bütün güç koşullara rağmen ayaktadır, ayakta kalmaya da devam edecektir, bedeller ödeseler de kamuoyunu aydınlatmaktan geri durmayacaklardır.”
“3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü mesleğini özenle ve özveriyle yapan bütün gazetecilere kutlu olsun. Umuyoruz ki gelecekte, demokrasinin yeşerdiği, cezaevlerinde gazetecisi bulunmayan aydınlık ve barışçıl bir ülkede 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü’nü gururla kutlayacağız, bu en büyük dileğimiz.”