Çin yönetimi, Doğu Türkistanlıları işçi ordusuna dönüştürüyor
Uygur, Kazak ve diğer Türk azınlıkları toplama kamplarına alan Çin yönetiminin bu kişileri çeşitli işlerde zorla çalıştırdığı ortaya çıktı.
New York Times’ta yer alan haberi kaynak olarak gösteren Euronews, Müslüman azınlığa mensup kişiler ‘tembel, umarsız, uyuşuk, özensiz, dağınık ve bireysel’ olarak tanımlanıyor ve bu özelliklerinin tam tersine döndürülmesi için çaba harcanması gerektiği belirtiliyor.
Doğu Türkistan’daki Qapqal (Çapçal) ilçesindeki uygulamanın örnek olarak ele alındığı haberde, kentteki iş bürosundan gelen direktiflerden birinde şu ifadeler yer alıyor; “Yoğun çalıştırın, bencil düşüncelerden vazgeçsinler”
“Çin’in Müslüman azınlıkları işçi ordusuna dönüştürme çabası” bağlığıyla kaleme alınan haberde, ÇKP’den gelen söz konusu emirlerin, Uygur, Kazak ve diğer Müslümanları fabrika ve büyük iş yerlerinde nasıl işçi ordusuna dönüştürmesi gerektiğine ve faaliyetlerine yer veriliyor.
Kamplarda asimilasyonun yanında iş eğitimi de veriliyor
Yetkililerin baskısı altında yoksul çiftçiler, köylüler, küçük işletme sahipleri, haftalar hatta aylarca çalışma kampına alınarak ‘iş eğitimine’ ve asimilasyon programlarına tabi tutuluyor.
Ardından bu kişiler kıyafet dikme, ayakkabı tamir etme ve sokak süpürmek gibi ‘işlerde’ ya da diğer farklı alanlarda istihdam ediliyor.
Söz konusu ‘iş gücü’ programı, nüfusun yarısını oluşturan batı bölgelerdeki (Doğu Türkistan) kontrolü daha da sıkılaştırmayı arzulayan Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in çabalarının bir parçası.
İşçiler, Pekin hükümetinin toplama kamplarının yanı sıra yeniden sosyal dizayn stratejisi için de oldukça önemli.
“Askeri tarzda eğitim verip Komünist Parti’ye sadık, itaatkar işçiye dönüştürün”
Qapqal’daki çalışma bürosu, bu kişilerin, işverenlerine ve Komünist Parti’ye sadık ve itaatkar birer işçiye dönüştürülmesi için askeri tarzda eğitim almaları emrini verdi.
Direktifte, “Şirket kurallarına uymaları için içlerine işlemiş olan tembel, umarsız, uyuşuk, özensiz, dağınık ve bireysel yaklaşımlarını tersine döndürün” ifadeleri yer aldı.
Hükümet Uygur ve Kazak köylüleri sosyal istikrarı tehdit eden ‘az çalışan’ işgücü olarak değerlendiriyor.
Pekin yönetimi, bu kişilerin düzenli, denetimli ve hükümet onaylı işlerde ‘istihdam’ edilmelerinin yoksulluğu ortadan kaldıracağını, dini aşırılıkçılığı ve etnik şiddetin yayılmasını azaltacağını öne sürüyor.
‘İnsanlar çalışmaya zorlanıyor’
Hükümet, çalışanların ‘gönüllü’ olduğunu iddia ediyor.
Ancak uluslararası kuruluşlar, ‘işçilerin’ zorla kamplara alındığını ifade ediyor.
Gizli resmi yazışmaların içerikleri, uzman görüşleri ve yabancı gazetecilerin bölgeye yaptıkları ziyaretler, köylülerin ve kırsal kesimlerde yaşayanların köklerinden koparılma, hareket alanlarının kısıtlanması ve kendilerine sunulan ‘işlerde’ çalışmaya zorlandıklarına işaret ediyor.
Uzmanlar, kullanılan bu yöntemlerin zorla çalıştırma anlamına geldiğini ifade ediyor.
Washington merkezli düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) insan hakları direktörü Amy K. Lehr, Doğu Türkistan’daki çok sıkı kontroller göz önüne alındığında “Şu anda çok ciddi bir baskı riski olduğunu varsaymalıyız.” ifadelerini kullandı.
Lehr, çalışanlara bir miktar ücret ödense bile bunun zorla çalıştırma olarak kabul edildiğini dile getirdi.
Çalıştırma programları, Batılı hükümetlerin sert ifadelerle kınadıkları toplama kamplarıyla paralel gidiyor.
Toplama kamplarında tutulanlara beyin yıkama faaliyetlerine tabi tutulmanın yanı sıra gönderilecekleri fabrikalara göre iş de öğretiliyor.
Yetkililer de zaten daha sonra bu kişilerin fabrikalara gönderileceğini belirtiyor.
‘Uygur halkına boyun eğdirme çabası’
Tüm bu uygulamalar ele alındığında birçok Çinli, yürütülen faaliyetleri övgüye değer bulduğunu söylüyor.
Uygurlar ise yapılanları, ‘Uygurlara boyun eğdirme çabası’ olarak tanımlıyor.
Uygur İnsan Hakları Projesi program koordinatörü Mustafa Aksu, Çin’in faaliyetlerini, “Uygur halkını asimile etmek.” olarak nitelendiriyor.
Yüz binlerce kişi çalıştırılacak
Hükümet hedefi büyütmeye devam ediyor. 2018’de kamuoyuna yansıyan plana göre, 2020’nin sonuna kadar Uygurların yoğun yaşadığı Sincan’ın (Doğu Türkistan) güneyindeki yoksul bölgelerden 100 bin kişinin işe alınması isteniyordu.
Ancak yönetim geçtiğimiz günlerde hedefin planlanandan bir yıl önce gerçekleştiğini duyurdu.
Bir başka plan ise 2023’ün sonlarına kadar Doğu Türkistan’dan tekstil ve hazır giyim endüstrilerinde 1 milyon kişinin çalıştırılmasını öngörüyor.
Üniformalı Uygur kadınlar sessizce duruyor
Hoten kentinde bir işletme sahibi He Tan, Doğu Türkistanlıların çalışmalarını beğenmediğini şu ifadelerle dile getiriyor:
“Çin’in diğer bölgelerindeki işçiler kadar hızlı değiller.”
He’nin fabrikasında onlarca Uygur kadın çalışıyor. Gazeteye göre üniforma giydirilen kadınlar, seslerini çıkarmadan duruyorlardı.
“İşe askeri tatbikatla başlıyoruz”
Haberde, yine Doğu Türkistan’ın Kaşgar kentindeki bir başka fabrikaya atıfta bulunuluyor.
Yaklaşık 2 bin 300 kişinin eğitilip çalıştırıldığı bu fabrika bir sonraki şubesini bir toplama kampının içerisine kurdu ve burada 500’den fazla tutukluyu ‘istihdam’ edecek.
Fabrikanın yöneticisi eski bir asker olan Sun Yijie, köylüleri ‘işçi’ haline dönüştürmek için katı kurallar uyguluyor.
Sun Yijie, “İşe askeri tatbikatlarla başlayarak bir disiplin duygusu geliştiriyoruz.” diye konuştu.
Sosyal medyaya düşen görüntülerde gri ve turuncu kıyafet giydirilen ‘işçiler’ “Başarılı bir gelecek” diye bağırırken görülüyor.
Stajyer işçiler öncelikli olarak siyasi eğitim verilen kurslara katılıp askeri tatbikatlar yapıyor ve Çince milliyetçi şarkılar öğreniyorlar.
İslami düşüncelere karşı uyarıların yapıldığı dersleri dinleyip Komünist Parti’ye şükran duyduklarını gösteriyorlar.
Zaman zaman askeri üniforma giymiş halde devlet medyasında çıkan haberlerde yer alıyorlar.
“Çocuklar bakımevine ve yatılı okula gönderilsin”
Çalışanların birçoğu ailelerinden ayrılıyor.
Qapqal işçi bürosundan gelen direktifte, ‘çalışan’ çiftlerin çocukları eğer yaşları küçük ise bakımevlerine alınmasını büyük ise yatılı okula gönderilmesini emrediyor.
Böylece ebeveynlerinin daha verimli çalışması sağlanacak.
An be an izleniyorlar
Nerede olurlarsa olsunlar ‘işçilerin’ her hareketi an be an izleniyor.
Bununla birlikte ‘işçilerin’ işi bırakma hakkı bulunmuyor. İşinden ayrılmak isteyenlerin memurlardan yazılı izninin bulunması gerekiyor.
“Çalışmak istemeyenler için toplama kampı tehdidi başlarının üzerinde duruyor”
Bireylerin ‘iş sözleşmesi’ imzalaması için üzerinde ağır bir baskı olduğunu kaydeden Colorado Boulder Üniversitesi’nden Doğu Türkistan uzmanı Darren Byler, çalışmak için farklı şehirlere gitmek istemeyenlerin gözaltına alınabileceğini dile getirdi.
Byler, “Görev verilen fabrikada çalışmaya gitmeyen herkes için kamp tehdidi başının üzerinde duruyor.” sözleriyle çalışmayı reddedecek kişinin doğrudan toplama kampına alındığını ifade etti.