Yangınlar ve kuraklıkla boğuşan Güney Avustralya eyaletlerinde su kaynaklarını tükettikleri gerekçesiyle 10 bin yabani devenin öldürüleceği haberi, Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu pek çok ülkede özellikle sosyal medyada gündemi meşgul etti ve tepkilerle karşılandı.
Yabani develerin nüfus kontrolünün sağlanması talebi bölgede yaşayan Aborijin liderlerden geldi. Aşırı kuraklık sonucu susuzluk çeken develerin yerleşim bölgelerinde bulunan su kaynaklarına yönelmeleri ve çocuklar için tehlike oluşturmaları gerekçesiyle talep hükümet tarafından onaylandı.
Peki Avustralya hükümetinin bu kararının sadece yabani deveye özgü bir kerelik bir uygulama değil, ülkede yaşayan birçok yabani hayvan için uygulanan bir nüfus kontrolü yöntemi olduğunu biliyor muydunuz?
Nüfus kontrolü için sadece develer öldürülmüyor
Yabani hayvanların nüfus kontrolü için itlaf edilmesi Avustralya’da yeni bir uygulama değil. Hükümet doğal hayatı ve yabani hayvan nüfusunu kontrol altında tutmak adına coğrafyada bulunan pek çok canlı için sistematik olarak benzer yöntemler uyguluyor.
Kuzeybatı Avustralya hükümetinin resmi web sitesinde, yabani hayvanların nüfus kontrolüne dair uygulamaların detaylarını okumak mümkün.
İtlaf edilen hayvanlar arasında yabani atlar, domuzlar, kediler, tavşanlar, tilkiler ve hatta kanguru gibi birçok canlı türü bulunuyor. Her tür için farklı metodlar kullanılıyor.
Örneğin yabani kedi ve tilkiler için “zehirli yemle öldürme” en yaygın nüfus kontrol yöntemi. Sodyum Florasetat yani bilinen adıyla 1080, Avustralya hükümetinin hayvanları zehirlemek için kullandığı bir kimyasal madde.
2015 yılında Avustralya hükümeti, 2020 yılına kadar 2 milyon vahşi kedinin itlafı ile ilgili bir süreç başlattığını duyurmuştu. 2017 yılında Queensland yerel yönetimi ise öldürülen kedi başına 10, yabani köpek ve dingo başına 30 dolarlık bir ödül vereceğini açıklaması gündem yaratmıştı. 2011 yılında ise sadece Avustralya’nın Victoria Eyaleti’nde yarım milyon tilki itlaf edildi. 2019 yılında ise 4035 kanguru nüfus planlaması adına öldürüldü.
Yabani deve, at, buffalo, eşek ve keçi gibi toynaklı hayvanların nüfus kontrolünü sağlamak için kullanılan yöntem ise genelde havadan itlaf etmek. Parklar ve Doğal Yaşam ekiplerinin helikopterlerden sürüleri vurması en etkili yöntem olarak ön plana çıkıyor. Böyle bir hizmetten yararlanabilmek için arazi sahibinin devlete ödeme yapması gerekiyor. Her yıl belli sayıda yabani toynaklı hayvan ise yakalanarak ticari amaçlar için satılıyor.
2017 yılında Kakadu Doğal Parkı’nda 24 günlük bir süreçte 6 bin yabani at, domuz, buffalo ve eşek helikopterlerden açılan ateşle öldürüldü.
Ülkede senede 5 ila 6 bin arasında yabani buffalo itlaf ediliyor.
Hayvanların itlafı sadece artan nüfusun eko sistemde yol açtığı zararlar sebebiyle değil, salgın hastalıklar ve yerleşim yerlerine verdiği zararlar nedeniyle de gerçekleşebiliyor.
Ülke ve dünya genelinde hayvanseverler ise canlıların öldürülmesine tepkili. Avustralya’da yaşanan hayvan itlaflarına yönelik change.org gibi sitelerde sık sık kampanyaları görmek mümkün.
“Koala itlaf teklifi” kabul edilmedi, kısırlaştırdılar
2017 yılında Kanguru Adası’ndaki yerel yönetim artan koala nüfusunu kontrol altına almak için itlaf teklifinde bulundu ama Güney Avustralya Eyaleti öneriyi kabul etmedi.
Adadaki koala nüfusunu kontrol altında tutmak adına 1997, 2016 yılları arasında yaklaşık 13 bin koala kısırlaştırıldı, 4 bin koala ise farklı bölgelere dağırıldı.
Alınan önlemler 2001 yılında 27 bin olan koala nüfusu 2010’a gelindiğinde 13 bine düşürdü. 2015’te Adelaide Üniversite’sinin yaptığı araştırmada koala nüfusu tahmini 50 bin olarak belirlendi. Son yangınlarda koala nüfusunun üçte birinin öldüğü sanılıyor.
Sayısı 1.2 milyon olduğu tahmin edilen yabani develer Avustralya’ya nasıl geldi?
Develerin Avustralya ile tanışması 1840’lara dayanıyor. 1866-1907 tarihleri arasında 20 bin devenin Afganistan ve Hindistan’dan Avustralya’ya getirildiği tahmin ediliyor. Ülkenin zorlu çöl şartlarında ulaşım, taşımacılık gibi alanlarda binek hayvan olarak kullanılan develer, 1920’lerden itibaren yerini motorlu taşıtlara bırakıyor.
1930’lardan itibaren doğaya bırakılan develerin sayısı 2008’e gelindiğinde 1 milyona ulaştığı tahmin ediliyor. Deve nüfusundaki bu yoğun artışın sebebi ise ada eko sistemine sonradan eklenen canlıların sayısını normal seyrinde tutacak doğal bir etkenin bulunmaması.(Euronews)