Covid-19 aşılarından en güveniliri hangisi?
Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgınının hemen başlarında harekete geçen ilaç firmaları rekor sayılabilecek hızda aşı bulmaya başladı.
Normalde bir aşının geliştirilmesi ve kullanıma hazır hale getirilmesi ortalama 10-15 yıl alırken gelişmiş yeni teknolojiler ve virüsün karakteristiği üzerine yapılan çalışmaların fazlalığı sayesinde Covid-19 salgının üzerinden bir yıl geçmeden ilk aşılar geçici onaylarını almaya başladı.
Dünya genelinde 150’den fazla aşı adayı üzerinde çalışmalar sürüyor. Şu ana kadar Amerikalı Pfizer/Biontech ve Moderna, Çinli Sinovac, Rus Gamaleya ve Oxford Üniversitesi’nin AstraZeneca ile işbirliği ile ürettikleri ilaçlar geçici veya ön onayları almış durumda.
Bu aşılar farklı teknolojiler kullanılarak geliştirildi. Hangi aşılar hangi teknikleri kullanıyor?
Aşılar nasıl çalışıyor?
Aşıların nasıl çalıştığını anlamak için önce virüslerin vücuda nasıl etki ettiğini ve vücudun bu virüslere nasıl tepki verdiğini anlamak gerekiyor. Diğer tüm virüsler gibi Covid-19 hastalığına neden olan yeni tip koronavirüs ya da tam adıyla SARS-CoV-2 vücuda girince kendini kopyalayarak çoğalmaya başlıyor ve vücutta bunları fark ederek savaşmak için bağışıklık sistemini harekete geçiriyor.
Aşı olmadığı durumlarda virüsü yabancı bir obje olarak tanımlayan vücut bağışıklık hücreleri ile virüsün etrafını sararak zarar vermesini engellemeye çalışıyor. Sonrada bu virüsleri etkisiz hale getirecek antikorları üretiyor ve üretilen antikorlar kıskaçları ileri virüsün üzerine kilitlenerek başka hücrelere girmesini ve çoğalmasını engelliyor. Vücudun verdiği bu ilk bağışıklık tepkisi zaman alabildiği gibi bu süreçte ateş, öksürük, nefes darlığı gibi semptomlarda görülebiliyor. Bu sırada üretilen antikorların bir kısmını saklayarak gelecekteki hastalıklar için bir anlamda hafıza hücreleri saklıyor.SPONSORED CONTENTTotal in Papua New Guinea: Dialogue, consultation and empowermentValorization of natural resources can be a decisive contributor to the improvement of the living conditions in developing countries.Ad by Total
İşte aşılar bu semptomlar görülmeden hafıza hücrelerinin oluşturulmasını amaçlıyor.
Aşılarda kullanılan teknikler hangileri?
Koronavirüs aşılarında 5 temel teknik üzerinde çalışılıyor.
1. DNA/RNA-bazlı aşılar
DNA ve RNA bazlı aşılar laboratuvar ortamında üretilen genetik materyal parçacıklarını kullanıyor. Bu parçacıklar virüsün dış yüzeyindeki protein kılıfın kodlarını içeriyor. Aşı yapıldıktan sonra vücudun bu DNA ve RNA kodlarındaki talimatları kullanarak virüs ya da antijenin kılıfını üretmesini sağlıyor. Daha sonra da bağışıklık sistemi bu parçacıklara uygun antikorlar üreterek gerçek virüs vücuda girdiğinde savunmaya hazır hale geliyor.
Bu aşıların en büyük avantajı virüslerin sadece genetik sekansı kullanılarak geliştirildiği için çok hızlı bir şekilde üretilebiliyor olması. Yani bu aşılar düşük maliyetlerle koronavirüsün DNA ve RNA parçacıklarını kullanarak Covid-19’a sebep olmadan vücuda bağışıklık kazandırabilecek. Ya da en azından üretici firmaların iddiası bu yönde.
DNA ve RNA bazlı aşıların en büyük dezavantajı ise daha önce insanlarda tıbbi anlamda kullanılmamış olması. Ayrıca sadece virüsün tamamı yerine bir parçası kullanılmış olduğu için etkinliği de soru işaretlerini getiriyor.
Öte yandan haberci RNA da denilen mRNA teknolojisini kullanarak kullanıma hazır ilk aşı adaylarını üreten Pfizer/Biontech ve Moderna Faz-3 deneylerinin ilk sonuçlarına göre aşıların yüzde 90 ve yüzde 94 etki gösterdiğini açıkladı.
2. Viral vektörler
Viral vektör aşıları ağırlıklı olarak virüslerin zayıflatılarak hastalığa yol açma kabiliyeti ortadan kaldırılarak bağışıklık kazanılmasını sağlıyor. Vücuda giren virüs hastalığa neden olmasa da bağışıklık sistemini tetikleyerek antikor üretilmesini sağlıyor.
Aşılarda kullanılan en eski metotlardan biri olan bu teknik çiçek aşısında kullanıldı ve etkinliği hala en yüksek aşılardan biri olma özelliğini sürdürüyor.
Viral vektör aşılarının en büyük avantajı vücuda çok spesifik antijenler enjekte edilebildiği için vücudun verdiği tepkide hedefe çok yakın oluyor ve çoğu zaman tek doz aşı uzun süreli bağışıklık için yeterli olabiliyor.
Bu aşıların dezavantajı ise halihazırdaki bağışıklık sisteminin bu vektörleri tanıyabilmesi. Yani vücudun antijene değil de doğrudan vektöre tepki vermesiyle sonuçlanabiliyor. Bu da aşının etkinliğini düşürebiliyor.
Oxford AstraZeneca işbirliğinde üretilen Covid-19 aşısı bu tekniği kullanan aşılardan biri. Rus Gamaleya’nın ürettiği Sputnik V aşısı da viral vektör tekniğine dayanıyor.
3. İnaktif aşılar
İnaktif aşılar da uzun süredir kullanılan ve güvenilir bir metot. Çocuk felci ve bazı tip grip aşıları bu teknik kullanılarak üretildi. İnaktif aşılar ısı, kimyasallar ve radyasyon kullanılarak virüslerin kendilerini kopyalarak çoğalmalarını engellenmesi ile üretiliyor. Bu virüsler çoğalamasa da bağışıklık sistemini tetikleyebiliyor.
Bu aşının en büyük avantajları denenmiş ve güvenli olarak bilinen bir teknik olması ve bağışıklık sistemi zayıf insanlarda bile kullanılabiliyor olması.
En büyük dezanavtajı ise etkinliğinin düşük olması nedeniyle birden fazla doz kullanılmasının gerekliliği.
Çinli Sinovac tarafından geliştirilen ve Türkiye’de de ilk olarak kullanılacak aşı bu tekniğe dayanılarak üretildi.
4. Canlı-zayıflatılmış aşılar
Canlı-zayıflatılmış aşı tekniği halihazırda kullanılan ve en başarılı sonuçlar elde edilmiş tekniklerden biri. Kızamık ve çocuk felci gibi aşılar bu metot kullanılarak üretildi.
Laboratuvar ortamında zayıflatılan virüs canlılığını korusa da hastalığa yol açamıyor. Aşı yapıldıktan sonra bu virüsler çoğalabiliyor ve vücudun tam bir bağışıklık tepkisi geliştirmesini sağlıyor.
Bu aşının en büyük avantajı gerçek hastalığı taklit ettiği için güçlü bir koruma sağlaması. Ayrıca bilinen bir yöntem olması da maliyetleri düşüren bir faktör. Tek dozla sağlanan koruma sayesinde bağışıklığı tetikleyici ilave moleküllere ihtiyaç duyulmuyor.
Dezavantajı ise düşük ihtimalle de olsa hastalığa yol açabildiği için bağışıklık sistemi zayıf kişilerde güvenlik gerekçesi ile kullanılamaması. Ayrıca saklama koşullarının zorluğu da yaygın bir şekilde dağıtımını zorlaştıran bir etken.
5. Alt ünite aşılar
Alt ünite aşılar virüslerin canlı kısımları yerine tamamen protein kılıftan oluşuyor ve bu protein antijenin bağışıklık sistemini tetiklemesi hedefleniyor. Daha önce Hepatit B için kullanılan bu aşılar da güvenli ve denenmiş bir teknik olarak kabul ediliyor.
Bu aşıların en büyük avantajı herhangi bir canlı kısım içermediği için güvenli olması ve haliyle bağışıklık sistemi zayıf insanlarda kullanılabilmesi.
Dezavantajı ise bağışıklık sistemini tetikleyecek en doğru protein kılıfın tespiti için uzun çalışmalar gerekmesi ve etkinliği artırmak içİn birden fazla doza ihtiyaç duyulabilmesi.(Euronews)