Almanya artık Türkiye’den imam istemiyor
Merkel hükümeti, imamların Almanya’da yetiştirilmesini sağlamak, bu yolla da Türk hükümeti başta olmak üzere, yabancı siyasi güçlerin Müslüman toplumu üzerindeki nüfuzunu sınırlandırmak için düğmeye bastı.
Almanya doğumlu 43 yaşındaki imam Murat Gül, Berlin İslam Federasyonu Başkanı, aynı zamanda Rosa Parks İlkokulu’nda İslam din dersi veriyor.
“Türkiye’deki mantalite Almanya’dakine uymayabiliyor” diyen Gül, Türkiye’den gelen imamların Almanya’daki Müslüman toplumunun ihtiyaçlarına her zaman hitap edemediğine, bir imamın görev yaptığı toplumun dilini, kültürünü ve yaşam koşullarını bilmesinin büyük önem taşıdığına vurgu yapıyor.
“İslam evrensel bir din. Ancak Kuran’ı Kerim, hangi toplumda yaşanıyorsa o toplumun dilinde Kuran’ı tebliğ etme mesajını vermektedir” diyen Gül, özellikle genç nesillere Almanca hitap etmenin önemine dikkat çekerken, şu deneyimlerini aktarıyor:
“Bir keresinde çocuklara ‘Hadi hep beraber Kelime-i Şehadet getirelim’ dedim çocuğun birisi kalktı gidiyor. ‘Nereye gidiyorsun?’ dedim? ‘Hocam Kelim’i Şehadet’i getireceğiz ya’ dedi… Ya da mesela ‘Helaya girilirken okunacak dua’ dedim çocuk ‘Hocam hela neresi?’ diyor… Konuları Almanca anlatmanız onların daha iyi anlayabilmesine katkı sağlıyor.”
Almanya’da imam yetiştirilmesinin çok yararlı olacağını düşündüğünü söyleyen Gül, ancak bu konuda çeşitli zorlukların olduğunu şöyle aktarıyor:
“Ne yazık ki imamlık buradaki gençler için çok cazip değil, çünkü hem gelecek garantileri yok, gelirleri çok cazip değil, cazip hale getirilecek koşulların muhakkak oluşturulması gerekiyor.”
Hükümetten yeni adımlar
Almanya’da yaklaşık 4 milyon 500 bin Müslüman yaşıyor, bunların 3 milyonu ise Türkiye kökenli. Ülke genelinde yaklaşık 2 bin 500 camide görev yapan imamların yüzde 90’ı yurtdışından geliyor ve bunların büyük bölümünü de Türkiye’den gelen imamlar oluşturuyor.
Merkel hükümeti ise imamların artık yurtdışından getirilmesi uygulamasına son verilmesi, imamların Almanya’daki öğretim kurumlarında yetiştirilmesi için harekete geçti.
Müslüman toplumuyla ilişkilerden sorumlu İçişleri Bakan Yardımcısı Markus Kerber, DW Türkçe ’ye yaptığı açıklamada, “Artık imamların Türkiye’deki Diyanet tarafından buraya gönderilmesini istemiyoruz” diye konuştu. Kerber, bu konu hakkında Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı ile de görüşmelerin sürdüğü bilgisini paylaştı.
‘Almanya Müslümanlarının İslamı’
‘Almanya İslamı’ kavramı son günlerde medyada sıklıkla konuşulup tartışılırken, muhafazakar bazı kesimlerden tepki de topluyor.
“İslam’ı Almanlaştırmak gibi bir amacımız yok” diyen Kerber, “Hedef Almanya’daki Müslümanların İslamı. Burada yaşayan Müslümanların, kendi dinleriyle kabul gördüklerini hissedebilmelerini, bu ülkenin onların memleketi olduğunu ve ülkemizi zenginleştirdiklerini hissedebilmelerini sağlamak istiyoruz” diye konuştu.
İçişleri Bakanlığı, bir süre önce yurtdışından gelecek din görevlileri için Almanca bilme zorunluluğu getirileceğini duyurdu. Savunma Bakanlığı da, orduda görev alacak Müslüman din görevlilerinin, Almanca bilmesini ve Almanya’daki kabul gören bir enstitüden mezun olmasını istiyor.
Almanya’da halen Münster, Tübingen, Osnabrück, Frankfurt/Giessen ve Erlangen-Nürnberg’de ilahiyat bölümleri ve enstitüleri bulunuyor, bu yıl da Berlin’de Humboldt Üniversitesi’nde bir enstitünün açılması bekleniyor.
Osnabrück Üniversitesi İlahiyat Enstitüsü’nden Prof. Dr. Rauf Ceylan, imam olabilmek için bu bölümlerden mezun olmanın yeterli olmadığını kaydetti. Ceylan, “İlahiyat bölümlerine ilaveten, imamlar için namaz kıldırmak, Kuran-ı Kerim’in okunması, camideki hocanın görevi, cenazenin nasıl yıkandığı gibi pratik bilgilerin öğretilmesi için akademiye ihtiyaç var” şeklinde konuştu.
DİTİB tartışmaların odağında
Almanya’da imamların eğitimi tartışmasının alevlenmesinin arka planında, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) konusunda yaşanan gelişmeler bulunuyor. 900 camii ve bini aşkın imamıyla DİTİB, Almanya’daki en büyük İslami çatı örgütünü oluşturuyor. DİTİB’in imamlarının çok büyük bir kısmı Türkiye’den geliyor, finansmanı da Türk hükümeti tarafından karşılanıyor.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, Almanya’da görevli bazı imamların casusluk faaliyetlerinde bulunduğu iddiaları, DİTİB’in bazı camilerinde Türk ordusunun Afrin harekatına destek için etkinlikler düzenlenmesi ve bir etkinliğine Müslüman Kardeşlerin de katılması, Alman medyasında geniş yer bulmuş, siyasette de tepkilere yol açmıştı.
İktidardaki Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) içişleri sözcüsü milletvekili Christoph de Vries, DW’ye yaptığı açıklamada, “Konu sadece bir dini cemaat meselesi ile sınırlı değil, yabancı bir devlet ile karşı karşıyayız” dedi.
Finansman sorunu en zor konulardan
Almanya, yabancı hükümetlerin camiler üzerinden siyasi nüfuzunu sınırlandırmada kararlı görünse de, imamların Almanya’da eğitimi, yurtdışından finansmanın kesilmesi gibi konuların çözümü çok da kolay görünmüyor.
Yeşiller Partisi Milletvekili Filiz Polat, halen DİTİB camilerinin hiçbir harcama yapmadan Türk devletinin gönderdiği eğitilmiş imamlardan yararlandığına dikkat çekerken, “Artık bunlar kendi finansmanını sağlamak ya da bir çatı kuruluştan mali destek almak zorunda kalacak” diye konuştu. Polat, “Türkiye kökenli Müslümanların sayısını dikkate aldığımızda kendi finansmanlarını sağlamaları gayet tabii ki mümkün. Ancak Almanya’daki Müslümanlar, imam eğitiminin Almanya’da verilmesini, buradaki kuruluşlarının geldikleri ülkelerden bağımsız olmasını istiyor mu?” sorusunu gündeme getirdi.
DİTİB kolları sıvadı
DW’ye konuşan DİTİB Genel Sekreteri Abdurrahman Atasoy ise bugünden yarına binden fazla din görevlisinin finansmanı için hemen kaynak bulunmasının kolay olmadığını ancak imamların Almanya’da yetiştirilmesi ve iş imkanı sağlamayı amaçlayan çalışmalar yürüttüklerini açıkladı.
DİTİB yetkilisi, “Almanya standartlarına uygun bir sistem bulmak istiyoruz, bu amaçla çalışmalarımız sürüyor. Ama bu mekanizmaların oluşturulması zaman alıyor” diye konuştu.
Almanya’da hükümet ile Müslüman kuruluşlar arasında diyalog platformu niteliği taşıyan Alman İslam Konferansı, Kasım ayında imamların Almanya’da eğitimi ve finansmanını gündemine almıştı. Taraflar bazı konularda farklı görüş ve beklentilere sahip olsalar da; İçişleri Bakanlığı, ilahiyat enstitüleri ve Müslüman cemaatler arasında yoğun görüşmeler yoluyla bu adımların atılmasını sağlamakta kararlı görünüyor.(DW)