Covid-19 beyinde küçülmeye yol açıyor
Bilim insanları, Covid-19 virüsünün zihinsel işlev üzerindeki endişe verici etkisini vurgulayan bir çalışma yayınladı. Buna göre hafif bir vaka bile beyne zarar verebiliyor ve fonksiyonlarını zorlaştırabiliyor.
Euronews’ün haberine göre araştırmacılar, kokuyla bağlantılı bölge de dahil olmak üzere enfeksiyondan aylar sonra Covid-19 ile ilişkili beyin hasarı ve on yıllık normal yaşlanmaya eşdeğer boyutta küçülme tespit etti. Pazartesi günü Nature dergisinde yayınlanan çalışmada, değişikliklerin bilişsel gerilemeyle bağlantılı olduğu aktarılıyor.
Bulgular, virüsün merkezi sinir sistemi üzerindeki etkisinin çarpıcı kanıtlarına dayanıyor. Oxford Üniversitesi’ndeki Bütünleştirici Nörogörüntüleme Merkezi’nden elde edilen veriler, 2020 yılında tahmini 1,3 trilyon dolara mal olan demans ve diğer nörodejeneratif hastalıkların küresel yükünü Covid nedeniyle daha da kötüleştireceği anlamına gelip gelmediğini bulmaya çalışıyor. Bunun için daha fazla araştırma gerektiği de not olarak düşülüyor.
ABD Ulusal Nörolojik Bozukluklar ve İnme Enstitüsü’nün klinik direktörü Avindra Nath, “Bu, kesin verilere sahip çok yeni bir çalışma. Bulgular, nüfusun geneli için önem teşkil ediyor.” dedi.
Covid-19 virüsü, yaygın olarak akciğerlere saldıran bir solunum yolu patojeni olarak kabul ediliyor. Bununla birlikte hastalığın akut fazı sırasında ortaya çıkan – felç ve nöromüsküler bozukluklar dahil olmak üzere – sayısız nörolojik komplikasyonlar mevcut. Bozulmuş konsantrasyon, baş ağrısı, duyu bozuklukları, depresyon ve hatta psikoz gibi diğer etkiler uzun süreli COVID olarak adlandırılan bir dizi semptomun parçaları olarak aylarca sürebiliyor.
Yüzlerce gönüllü ile çalışıldı
Beyindeki değişiklikleri araştırmak için sinirbilimci Gwenaelle Douaud ve meslektaşları dünyanın en büyük manyetik rezonans görüntüleme veri tabanından yararlandı. 785 gönüllünün beyinlerinin ilk MRI taramaları, yarım milyon insan için büyük ölçekli genomik verileri ve ayrıntılı klinik verilerini birleştiren çalışma Birleşik Krallık Biobank araştırmasının bir parçası olarak gerçekleştirildi.
Pandemi öncesi veriler ile ortalamada 38 ay sonrasının verileri karşılaştırıldı. O zamana kadar 401 katılımcının Covid-19 testi pozitif çıktı. Enfekte olmayanlar yaş, cinsiyet, kan basıncı, obezite, sigara, sosyo-ekonomik durum ve diyabet dahil olmak üzere birçok risk faktörü açısından hayatta kalanlara benzer bir kontrol grubu görevi gördü. 51-81 yaşları arasındaki bu kişiler yakından takip edildi.
Douaud, “Enfekte olan katılımcılarda beynin nasıl değiştiğine dair bazı açık farklar görmek bizi oldukça şaşırttı. Etkilerin devam edip etmediği veya nöronal ağların onarımı kısmen mümkün mü değil mi daha fazla araştırma gerekiyor. Beyin bu anlamda plastik veya kauçuk gibi kendini iyileştirebilir” diyor.
Araştırmacılar, ikinci taramalarından ortalama 4,5 ay önce enfekte olanların beynindeki kokuyla ilişkili bölgelerde, orbitofrontal korteks ve parahipokampal girus olarak bilinen gri madde kalınlığında daha büyük bir azalma gözlemledi.
Bu bulgu, doğrudan viral hasar veya vücudun virüse karşı bağışıklık tepkisi tarafından tetiklenen iltihaplanma sonucunda birçok Covid hastasının yaşadığı bozulmuş koku alma duyusunu açıklamaya yardımcı olabilir.
“Gerçekten endişe verici”
Melbourne’deki Florey Nörobilim ve Ruh Sağlığı Enstitüsü’nde nörofarmakolog Leah Beauchamp da “Beynin en dış katmanını oluşturan gri madde kaybı dejenerasyonu temsil ediyor. Bu gerçekten endişe verici” diyor.
Enfekte grup ayrıca, enfekte olmayanlara kıyasla beyin boyutunda yüzde 0,2 ila yüzde 2 daha fazla küçülme yaşadı ve karmaşık görevleri üstlenen performanslarına bağlı olarak daha fazla bilişsel düşüş gösterdi. Bunun beyinciğin belirli bir bölümünde bilişle bağlantılı atrofi veya büzülme ile ilişkili olduğu tespit edildi. Enfekte ve enfekte olmayan katılımcılar arasındaki farkların yaşlı insanlarda daha belirgin olduğu da görüldü.
Beauchamp, “Şimdi, hastalığın akut evresinde bu dejenerasyona yol açan mekanizmaları belirlemek, böylece müdahale edebilmek için çalışacağız” Dedi.
Connecticut, New Haven’daki Yale Tıp Okulu’nda Gilbert H. Glaser nöroloji profesörü Serena Spudich ise bu beyin değişikliklerine neden olan mekanizmaları ortaya çıkarmak için hastalardan alınan kan ve merkezi sinir sistemi örneklerinin çok daha detaylı şekilde incelenmesi gerektiğini söylüyor.
Bu Kategorinin Diğer içerikleri
Facebook sayfamıza bekleriz!