FR: AB’nin sınırlarında insanlık batıyor
Türkiye’nin Avrupa’ya gitmek isteyen sığınmacılara Edirne’deki sınır kapılarını açmasının ardından, AB’nin mülteci politikaları Alman gazetelerinin yorum sütunlarında geniş yer buluyor.
Frankfurter Rundschau gazetesi, Türkiye’den artan mülteci sayılarının ışığında Avrupa Birliği’nin (AB) mülteci politikasını değerlendiriyor:
“Bu arada AB’nin tüm sorunlarının kökeninde mülteci politikalarını insani standartlara göre düzenlemeyi becerememesinin ve istememesinin yattığı acımasızca gözler önüne seriliyor. Ankara, mülteci geri kabul anlaşmasının beraberinde getirdiği şantaj kartını kullanıyor. Atina biber gazı ile cevap veriyor, AB Frontex’i gönderiyor, Ege Denizi’nde maskeli kişilerin bir mülteci teknesinin motorunu imha ettiği bildiriliyor… Bunlar yaşamak ve gelecek sahibi olmak dışında hiçbir şey istemeyen silahsız insanlara karşı yürütülen ama adı konmamış, kirli bir savaşa dair gelen haberler. Gerçekleşen tek dehşet senaryosu şu: AB’nin sınırlarında insanlık batıyor.”
Berlin’de çıkan Tagesspiegel de konuyu şu satırlarla yorumluyor:
“Erdoğan ile Avrupalılar arasındaki son güç çekişmesinin de alışılmış şekilde çözümlenmesi ihtimal dahilinde. Brüksel’den birkaç ek mali taahhüt ile iki tarafın da itibarını yitirmemesi sağlanacaktır. Ancak sorun böylece temelde çözülmüş olmayacak. Zira bir yandan Erdoğan’ın AB’yi Suriye ve Rusya ile yaşadığı krizin içine çekmesine izin vermemek makul ancak diğer yandan da yadsınamaz bir gerçek var: Birlik hâlâ ortak bir mülteci politikasından yoksun ve bu zaaf, siyasetini gücünü elinde tutmak üzerinden şekillendiren Erdoğan gibi politikacıların işine yarıyor.”
Stuttgarter Zeitung adlı gazetenin yorum sütununda da AB ve mülteci krizi ele alınıyor:
“Gelişmelere pragmatik bakarsak, AB, huzurunu kısa vadeli bile olsa satın alabilmek için sadece çek defterini kullanabilir. Bu hoş değil zira Batı’nın ne kadar şantaja müsait olduğunu acımasızca gözler önüne seriyor. Ancak şu anda başka bir olasılık da mevcut değil.”
Straubinger Tagblatt ise Türkiye’den gelen mülteci sayısındaki artışı, Almanya’daki siyasi atmosfer ile ilişkili olarak değerlendiriyor:
“Bu gelişmeler Angela Merkel’in partisi için de hiç uygun olmayan bir zamana denk geliyor. Hristiyan Demokrat Birlik yeni bir arayış içinde ve yeni parti liderini belirlemeye çalışıyor. Mülteci politikaları hakkındaki tartışmalar geçen yıllardaki şiddette yürütüldüğü takdirde, partinin nesnel tartışmalardan uzaklaşmasına neden olacak ve bu kitle partisinin birlik olma sürecini zedeleyebilir. Hatta Başbakan Merkel de bu girdabın içine çekilebilir, partisi içinde vaktinden önce görevinden ayrılmasını isteyenlerin sayısı az değil. Siyasi bir çözüm bulunması gerek, hem de derhal. Aksi takdirde, Almanya koronavirüs alarmını bile gölgede bırakacak şiddetli bir tartışma ile karşı karşıya kalabilir.”(DW)