İngiltere Parlamentosu Brexit anlaşmasını yine reddetti
13 Mart 2019 Çarşamba, 09:29
İngiltere Parlamentosu, Avrupa Birliği (AB) ile varılan ve ülkenin birlikten ayrılmasının (Brexit) koşullarını belirleyen anlaşmayı ikinci kez reddetti.
Parlamento’daki oylamada 242 milletvekili “Evet”, 391 milletvekili ise “Hayır” oyu kullandı.
Parlamento 149 oy farkla reddettiği anlaşmayı Ocak ayında da 230 oy farkla (202’ye karşı 432 oyla) reddedilmişti.
İngiltere Parlamentosu Çarşamba akşamı, ülkenin 29 Mart’ta AB’den anlaşma olmadan ayrılıp ayrılmamasını oylayacak.
May: AB ikinci referandumu isteyip istemediğimizi öğrenmek isteyecektir
Başbakan Theresa May son oylama sonrası Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada, iktidardaki Muhafazakar Parti’nin milletvekillerinin AB’den anlaşma olmadan ayrılıp ayrılmama konusunda hür iradeleriyle oy kullanacaklarını söyledi.
Theresa May, İngiltere Parlamentosu’nun AB’den anlaşma olmadan ayrılmayı reddetmeleri halinde bu kez Perşembe günü yeni bir oylama yapılacağını, milletvekillerine Brexit’in ertelenmesine destek verip vermediklerinin sorulacağını belirtti.
May konuşmasında, Brexit’in ertelenmesinin önlerindeki sorunu çözmeyeceğini de söyledi, “AB, İngiltere’nin Brexit sürecini tamamlayacağını mı, yoksa ikinci bir referandum mu istediğini öğrenmek isteyecektir” dedi.
Corbyn: Belki de genel seçime gitmeliyiz
Ana muhalefetteki İşçi Partisi’nin lideri Jeremy Corbyn ise İngiltere Parlamentosu’nun müzakere edilecek bir öneri üzerinde anlaşması gerektiğini, kendi önerilerini yeniden Parlamento’ya sunacaklarını söyledi.
Corbyn, “Belki de genel seçime gitmeliyiz” dedi.
İşçi Partisi, İngiltere’nin anlaşma olmadan AB’den ayrılmasına karşı çıkıyor, ülkenin öncelikle AB’yle gümrük birliğini sürdürmesini ve tek pazarda kalması gerektiğini savunuyor.
AB: Anlaşmasız Brexit’e yönelik hazırlıklarımız önem kazandı
AB’den ise İngiltere Parlamentosu’ndaki oylamaya ilk tepki, birliğin Brexit Başmüzakerecisi Michel Barnier’den geldi.
Michel Barnier, AB olarak, anlaşmanın kabul edilmesi için ellerinden geleni yaptıklarını söyledi.
Barnier, “İngiltere’nin AB’den anlaşma olmadan ayrılmasına yönelik hazırlıklarımız her zamankinden de fazla önem kazandı” dedi.
Neler yaşandı?
İngiltere Başbakanı Theresa May, oylama öncesi Strasbourg’daki temaslarının ardından yaptığı açıklamada, anlaşma metnine tartışmalı İrlanda sınırı konusunda “yasal bağlayıcılığı olan” hükümler eklendiğini söylemişti.
İngiliz hükümetinin en üst düzey hukuk danışmanı Geoffrey Cox ise yasal tavsiyesinde May hükümetini zor durumda bırakacak bir açıklama yaptı.
Geoffrey Cox, tartışmalı İrlanda sınırı konusunda, anlaşma metninin İngiltere’ye, “backstop” uygulamasından tek taraflı olarak ayrılma hakkı vermediğini, bu konuda riskin azalsa da hala sürdüğünü söyledi.
Yasal tavsiye sonrası önce Kuzey İrlanda’nın muhafazakar Demokratik Birlik Partisi (DUP), sonra da iktidardaki Muhafazakar Parti’nin içindeki Brexit yanlısı Avrupa Araştırma Grubu (ERG), anlaşmayı desteklemeyeceklerini açıkladı.
DUP, İngiltere’de azınlık hükümetine dışardan destek veriyor.
Başbakan May, “Anlaşma reddedilirse Brexit gerçekleşmeyebilir” dese de, milletvekillerini yine ikna edemedi.
Brexit yanlılarının ve karşıtlarının protesto gösterileri başkent Londra’daki İngiltere Parlamentosu’nun önünde gün boyunca sürdü.
‘Backstop’ nedir?
“Backstop” esasında bir acil durum mekanizması. Brexit sonrası AB ile İngiltere arasındaki serbest ticaret anlaşması müzakereleri nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Birleşik Krallık’ın parçası Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında fiziki sınır olmamasının garanti altına alınmasını amaçlıyor.
Ancak İngiltere ile AB arasında varılan anlaşma, taraflardan herhangi birinin bu sürece tek taraflı olarak son verememesini öngörüyordu. İngiltere’de anlaşmaya karşı çıkanlar da bunun, Birleşik Krallık’ın tamamında gümrüklerin kontrol edilememesi anlamına geleceğini vurguluyorlardı.
En büyük korku, Kuzey İrlanda Cumhuriyeti’nin fiili olarak İrlanda Cumhuriyeti’nin parçası haline gelmesi ve Kuzey İrlanda gibi 2016’daki referandumda Brexit’e karşı çıkan İskoçya’da 2014’ten sonra yeniden bir bağımsızlık referandumu yapılması. Yani, Birleşik Krallık’ın parçalanması.
İrlanda adasındaki çatışmalara son veren 1998 tarihli Hayırlı Cuma Anlaşması, İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda’nın ortak bir ekonomik pazarda yer almasını; sınırın iki tarafında serbest yaşamı, dolaşımı ve çalışmayı sağladı. Zira Birleşik Krallık ve İrlanda Cumhuriyeti AB üyesiydi. Ancak Brexit ile beraber bu durum noktalanacağından; hem İngiltere hükümetini hem AB’yi hem İrlanda Cumhuriyeti’ni hem de Kuzey İrlanda’daki tüm tarafları tatmin edecek bir formülün bulunması gerekiyor.