İŞİD’e katılan 5-9 bin Türk vatandaşının akıbeti bilinmiyor
Uluslararası Kriz Grubu’ndan IŞİD’e katılıp geri dönen binlerce vatandaşıyla ilgili Türkiye’ye uyarı nitelikli rapor
Sputnik’in haberinde binlerce Türkiye vatandaşının Suriye ve Irak’ta IŞİD’e katılıp ülkeye geri döndüğüne dair rapor yayımlayan Uluslararası Kriz Grubu (ICG), bunların çoğunun akıbetinin bilinmediğine ve yüzlercesinin de yakında hapisten çıkacağına dikkat çekti. ICG, yeniden örgütlenme tehlikesine karşı ciddi sosyal rehabilitasyon programları tavsiye etti.
George Soros’un finansörleri arasında olduğu çok uluslu düşünce kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu (ICG), Suriye ve Irak’ta hezimete uğrayan IŞİD’in Türkiye’ye dönen üyeleriyle ilgili rapor yayımladı.
Türkiye’ye geri dönenlerin sayısı binlerle ölçülüyor
Brüksel merkezli ICG, ‘IŞİD’e Katılıp Dönen Türkiye Vatandaşları: Mevcut Yaklaşımları Geliştirmek’ başlıklı raporunda, “Binlerce Türkiye vatandaşı Suriye ve Irak’ta IŞİD’e katılıp ülkeye geri döndü” vurgusunu yaptı.
Türkiye topraklarında 300 can alan saldırıların failleri de dönenler arasında
2014 ve 2017 arasında Türkiye topraklarında 300’e yakın sivilin ölümüyle sonuçlanan IŞİD saldırılarının faillerinin de dönenler arasında olduğunu belirten raporda şöyle denildi:
Dönenlerin akıbetiyle ilgili bilgi sınırlı
“Yetkililerin terörle mücadele çabalarını yoğunlaştırmasıyla birlikte, geri dönenlerin bir kısmı sıkı gözetim altına alındı. Bazıları hakkında yasal takibat başlatıldı ve hapse atıldılar. Ancak, erken dönemde dönüş yapanların güvenlik takibine girmemiş olma ihtimali yüksek.”
“Hüküm giyen az sayıdaki kişinin çoğu yakında cezaevinden çıkacak. Diğerleri güvenlik güçlerinin yakın takibi altında. Geriye kalanların akıbeti ile ilgili bilgiler sınırlı.”
Türkiye’nin büyük şehirlerinde izlerini kaybettirdiler
“IŞİD’e katılan Türkiye vatandaşlarının profilleri, motivasyonları gibi büyük çeşitlilik gösterdi. Katılanlar arasında yeni üyelerin devşirilmesinde kilit rol oynayan bazı deneyimli militanlar; katı İslami kurallar altında bir yaşam beklentisinin cazibesine kapılan bir kesim; 35 yıldan uzun süredir devlet güvenlik güçleriyle çatışma halinde olan ve Türkiye, AB ve ABD’nin terör örgütü olarak tanıdığı Kürdistan İşçi Partisi (PKK) ve Suriye’de kendisiyle bağlantılı Halk Koruma Birlikleri’ne (YPG) karşı seferber olan İslamcı Kürtler; ve şan şöhret, servet veya adi suçlardan/uyuşturucudan “arınma” arayışında olan savunmasız gençler bulunmaktaydı.”
“Suriye veya Irak’a gidenlerin bir kısmı örgüte katılmadan önceki sosyal çevrelerine geri döndü. Çevreleri veya ailelerince dışlananların bir bölümü ise Türkiye’nin büyük şehirlerinde izlerini kaybettirdi.”
2014-2015 yıllarında yeni üye devşirme çalışmalarına büyük ölçüde kayıtsız kalındı
Önce diğer ülkeler gibi IŞİD’e katılıp geri dönenlerin oluşturabileceği tehdidin yeterince ciddiye alınmadığı Türkiye’de örgütün 2014-2015 yıllarında yeni üye devşirme çalışmalarına büyük ölçüde kayıtsız kalındığını aktaran rapor, bu algının 2016’da, özellikle de IŞİD’in Gaziantep il merkezindeki bir polis karakoluna Mayıs 2016 tarihinde gerçekleştirdiği saldırıdan sonra değişmeye başladığını, bu saldırının 2014 ve 2017 arasında gerçekleştirilen ve yüzlerce sivilin hayatına mal olan 16 IŞİD saldırısından biri, ancak devlet kurumlarının hedef alındığı ilk saldırı olduğunu, Türkiye sınırları içerisindeki son IŞİD saldırısının 1 Ocak 2017’de bir gece kulübünde gerçekleşip 39 kişinin ölümüyle sonuçlandığını sıralayarak ekledi:
Gözden kaçan birkaç kişinin yeni üye devşirmesi bile tehlike yaratır
“Güvenlik birimleri o tarihten sonra takip, gözaltılar ve daha sıkı sınır güvenliği yoluyla IŞİD’in eylem alanını daraltmayı başardı ve saldırı girişimlerini engelledi. Ancak, Türk yetkililerinin de kabul ettiği üzere tehdit tamamen ortadan kalkmadı. Uygulanan bazı politikalar, IŞİD’e katılıp geri dönenlerin ve mevcut şebekelerinin daha fazla yeraltına inmesine yol açmış olabilir. Gözden kaçan birkaç kişinin bile yeni üye devşirmesi, finansman sağlaması veya yeni saldırılar planlaması ciddi bir tehlikeye dönüşebilir.”
Türkiye’den 9 bine yakın kişi IŞİD’e katıldı
Açık kaynaklardan toplanan verilere göre Türkiye’de 5000-9000 arasında kişinin IŞID’in kontrolundaki bölgelerde yaşamak için ülkeden ayrıldığı, Türkiye’nin IŞİD’in en fazla üye devşirdiği ülkelerden biri olduğunu hatırlatan raporda, dönenler arasında yargılananların genelde terör örgütüne üyelik suçundan 3-4 yıl hapis yattığı ve daha sonra serbest kaldığı belirtildi.
ICG’ye göre cezaların görece kısa olması yanlış bir yaklaşım değil
Ancak ICG, cezaların görece kısa olmasının yanlış bir yaklaşım olmadığı görüşünde. ICG Türkiye Direktörü Nigar Göksel’e göre cezaevlerinde IŞİD ideolojisine daha çok bağlandıkları için IŞİD’e katılan herkesi uzun süreli hapsetmek kalıcı çözüm değil.
Türk yetkililere göre PKK ve FETÖ daha büyük tehdit
Dönen IŞİD üyelerinin yasal takibatı ve hapsedilmesiyle ilgili Türkiye’nin yaşadığı güçlüklerin diğer ülkelerle benzerlik göstermekle birlikte kendine has yönleri de olduğu kaydedilen raporda şu değerlendirmeye yer verildi:
“Türk yetkililer, milli güvenlik açısından IŞİD’in PKK’dan veya devlete sızarak Temmuz 2016’daki darbe girişimini gerçekleştirmekten sorumlu tuttukları ve ‘Fethullahçı Terör Örgütü’ (FETÖ) olarak adlandırdıkları uluslararası grubun mensuplarından daha az tehdit oluşturduğu kanaatinde. Bahsi geçen bu iki grupla bağlantılı olmakla suçlanan şüpheliler, daha katı bir adli takibata ve cezalandırmaya maruz kalıyor. Savcı ve hakimler, IŞİD altında yaşamak için Suriye veya Irak’a giden kadınların kendi iradelerinden ziyade, daha çok eşlerine itaat ettiklerini varsayıyorlar. IŞİD saldırı davalarındaki mağdur avukatları, saldırıları düzenleyen tetikçilerin yanı sıra azmettiricilerin açığa çıkartılabilmesi için daha fazla çaba sarf edilmesi gerektiğini ileri sürüyor. Yargılanmaları durumunda IŞİD’e katılıp dönenler genelde terör örgütüne üyelik suçundan üç veya dört yıl cezaevinde kalıyor. Bu, yüzlerce kişinin yakında serbest kalması demek. Bazıları cezaevinde yeni bağlantılar kuracak ve muhtemelen militan çevrelerde itibar kazanacak.”
Rehabilitasyonun amacı muğlak
Son dönemde devlet kurumlarının dönen militanların cihatçı ideolojiden ve şiddetten uzaklaştırılmasına yönelik çalışmalarına değinen raporda, rehabilitasyon ya da de-radikalizasyon olarak tanımlanan politikaların hedeflerinin genelde muğlak olduğu ve bakanlıklar arası çabalarda eşgüdüm sağlanmadığı eleştirisi getirildi.
IŞİD, PKK, FETÖ ve aşırı solcu militan grupların aynı kefeye konulmaması önerisi
IŞİD tehdidinin ortadan kaldırılabilmesi için IŞİD, PKK, FETÖ ve aşırı solcu militan grupları ayırt edecek yaklaşımlar geliştirilmesi gerektiğini, zira bunların tek bir kefeye koyulmasının politikalarda karmaşaya yol açtığını telkin eden rapor, aşırı yük altında zorlanan hakim ve savcılara, dönen ve üye devşiren IŞİD’lilere isnat edilen suçların etkin şekilde soruşturulabilmesi için kaynak sağlanmasını ve salıverilme kararlarının daha sağlıklı verilebilmesi için cezaevi yetkilileriyle diğer birimler arasında bilgi akışının geliştirilmesini, militan gruplara yönelebileceği düşünülen gençlerin de sosyal faaliyetlere yönlendirilmesi veya iş bulmaları için destek sağlanmasını tavsiye etti.