Kazakistan’da sular duruldu mu?
Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev 2022’nin Ocak ayında patlak veren ayaklanmalardan sonra siyasi reform sözü verdi. Bu vaatlere ne oldu?
Friedrich Ebert Vakfı Almatı Ofisi yöneticisi Christoph Mohr, bir yıl önce Kazakistan’da yaşanan olayları, “(Bunlar) Kazakistan tarihinde devlet ve sivil toplum arasındaki en kanlı ayaklanma ve çatışmalardı” sözleriyle tanımlıyor. Mohr, o günlerde yaşananların Kazak halkı üzerinde bıraktığı etkiyi anlatırken de, “Sanırım Kazakistan’daki herkes Ocak 2022’de yaşananlara benzer olayların bir daha asla yaşanmamasını diliyor” ifadelerini kullanıyor.
Berlin Doğu Avrupa ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin (ZOiS) Kazakistan uzmanı Beate Eschment de aynı görüşü paylaşıyor.
Eschment, “Sonbaharda Almatı’daydım ve uzun yıllardır şahsen tanıdığım insanların hala bu olayların şokunu yaşadıklarını fark ettim. Özellikle şehir merkezinde yaşayan ve günlerce evlerinden çıkamayanlar ve birinin vurulduğuna tanık olanlar değişti” diyor.
Her iki uzman da Kazak yetkililerin konunun tartışılmasını istemediğini belirtiyor.
Mohr, “Devlet hala ‘haydutlardan’, ‘suçlulardan’, ‘devleti tahrip eden unsurlardan’ bahsediyor” diyor.
Tokayev’in protestolara tepkisi
Huzursuzluk 2 Ocak 2022 tarihinde Kazakistan’ın batı bölgelerinde başladı. LPG fiyatlarındaki keskin artış halkın tepkisini çekti. Takip eden günlerde ülkenin birçok şehrinde protesto gösterileri düzenlenmeye başladı. 4-5 Ocak 2022 gecesi Almatı kitlesel bir ayaklanmaya sahne oldu. Göstericiler siyasi taleplerini dile getirirken, halen “halkın önderi” sıfatını taşıyan dönemin Güvenlik Konseyi Başkanı Nursultan Nazarbayev’in görevden alınmasıni istiyordu.
Kazakistan’da çıkan olaylarda çok sayıda kişi yaşamını yitirmiştiFotoğraf: Anatoly Weißkopf/DW
5-7 Ocak tarihleri arasında Almatı tam bir kaos ortamına sürüklendi. Hükümet binaları yakıldı, dükkanlar ve banka şubeleri yağmalandı, havaalanı işgal edildi, güvenlik kurumlarının silah depolarına girildi. Resmi rakamlara göre Almatı’da 11’i polis olmak üzere 149 kişi hayatını kaybetti. “Kanlı Ocak” olarak anılan günlerde ülke genelinde toplam 238 kişi öldürüldü.
Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, “Kanlı Ocak” olaylarına cevaben kapsamlı siyasi ve sosyal değişiklikler sözü verdi. Bu bağlamda 2022 yazında yapılan referandumdan sonra anayasa değişikliğine gidildi. Kasım ayında erken cumhurbaşkanlığı seçimleri de dahil olmak üzere birçok önemli gelişme yaşandı. Ancak uzmanlar, bu adımların abartılmaması gerektiğini söylüyor.
Atılan adımların yeterli olmadığını savunan Eschment, “Siyasi sistemde çok şey değişti. Ancak reform adımları çok ama çok temkinli atıldı. Çok temkinli ve çok yavaş davranıyorlar çünkü küçük bir grup olduğu kabul edilen muhaliflerin önemli talep ve istekleri karşılanmıyor” diyor.
Anayasa değişikliği ise önemli bir adım olarak kabul ediliyor. Zira böylece ülkenin ilk Cumhurbaşkanı olan Nursultan Nazarbayev’in (1990-2019) siyasi nüfuzu kalktı ve Tokayev ülkeyi deyim yerindeyse arka planda kalmadan, onsuz yönetebilir hale geldi.
Aynı zamanda Nazarbayev ve yakın çevresinin tamamı siyasi olarak büyük ölçüde güçsüzleşti.
Eschment, “Ancak ailenin (Nazarbayev ailesinin) iktidardan uzaklaştırılmasının ekonomik ya da mali boyutu asla telafi edilemez çünkü devlet Nazarbayev ailesinin 30 yılda ele geçirdiği varlıklara el koyamayacak” diyor.
Mohr’a göre Tokayev, protestoların temel talebinin, devletin kişisel çıkarlar uğruna parçalanması, kilit pozisyonların aile üyelerince işgal edilmesi ve yolsuzlukla özdeşleşen Nazarbayev rejiminin sona erdirilmesi olduğunu kabul ediyor.
Mohr, “Tokayev, Nazarbayev’den sonra eski rejimin üzerine çok gitti. İnsanları tutuklattı. Şimdi Nazarbayev’in ‘halkın önderi’ sıfatının iptal edilerek, kovuşturma süreçlerinden korunmasının önüne geçileceği tartışılıyor” diye konuşuyor.
Uzmanlara göre Tokayev’in iktidarını güçlendirmeye yönelik önemli bir adımı da erken cumhurbaşkanlığı seçimi oldu.
Kazakistan’da 2022 cumhurbaşkanlığı seçimleri
Eschment erken seçime gitmenin Tokayev açısından avantajlarını şöyle anlatıyor:
“Seçimi öne alma, aynı zamanda Tokayev’in o dönemde halk arasında iyi bir konuma sahip olduğunu ve bunun daha da kötüye gidebileceğini öngörmesine dayanıyor. Ancak seçim, aslında Kazakistan’daki tüm seçimler gibi, özgür ve adil değildi. Tokayev’in karşısında aday yoktu. En azından artık arkasında halk olduğunu iddia edebilir. Bu önemli çünkü hala arkasında, daha fazla reform yapmak istediğinde onu destekleyecek elit bir ağ yok.”
Mohr ise erken seçimleri ve anayasa değişikliğini samimi bulmadığını belirtiyor. Hükümetin her zaman dile getirdiği “yeni ve adil bir Kazakistan” yaratma arzusundan ziyade Ocak 2022’ye karşı “göstermelik bir tepki” niteliği taşıdığını ileri sürüyor.
Mohr, muhalefet temsilcilerinin eski rejimde olduğu gibi tutuklandıklarını, parti içi demokrasinin de bulunmadığını sözlerine ekliyor.
Ukrayna savaşının Kazakistan için sonuçları
Rusya’nın 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş hem Mohr hem de Eschment’e göre Kazakistan için kilit bir dış politik gelişme olma özelliğini taşıyor.
Friedrich Ebert Vakfı’nın Almatı’daki ofisinin yöneticisi Mohr, bu savaşın Kazakistan’daki ekonomik ve iç siyasi durum açısından sonuçlarını değerlendirirken, savaş nedeniyle çok sayıda nitelikli Rus uzmanın bu ülkeye yerleştiğine dikkat çekiyor ve Batılı şirketlerin ofislerini Moskova’dan Kazakistan’a taşıdığını belirtiyor. Uzmana göre bu durum Kazakistan için önemli bir gelir kaynağı oluşturdu. Ancak uzman bu durumun iç piyasadaki dengeleri de bozduğunun gözardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Zira özellikle büyük şehirlerde Kazaklar Rus ve diğer yabancı uzmanların gelmesi nedeniyle konut fiyatlarında büyük artışlarla karşı karşıya kalıyor. Ayrıca Kazak bilişimciler ülkelerine yerleşen ve nispeten daha yüksek niteliklere sahip yabancı rakipleri nedeniyle işlerini kaybetme riski yaşıyor. Bu gelişmelere bakıldığında ülkedeki sosyo-ekonomik durum kısa vadede, protestoların başladığı Ocak 2022’de olduğundan daha da sıkıntılı bir hal alabilir.
Buna karşın uzman Ukrayna’daki savaşın aynı zamanda Kazakistan’daki reformlar için bir itici güç teşkil edebileceğini ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkileri de güçlendirebileceğine işaret ediyor.
Astana- Moskova ilişkilerinin geleceği konusunda da görüşlerini aktaran Mohr, Kazakistan’ın 24 Şubat’tan sonra Rusya’nın tutumunu paylaşmadığını gösterdiğini söylüyor. “Kazakistan kesinlikle bu savaşı herhangi bir şekilde destekleyecek bir ülke değil” diyen Mohr ancak şunu da ekliyor:
“Aynı zamanda Rusya (Kazakistan’a) tarih, kültür, dil, ekonomik ve siyasi olarak son derece yakın bir ortak. Kazakistan’ın yarın Avrupa’ya ya da Çin’e yöneleceğini söylemek neredeyse saflık olur.”
Kazakistan, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (CSTO) ve Avrasya Ekonomik Birliği aracılığıyla kurumsal olarak da Rusya’ya bağlı durumda. Moskova ile çatışma riskine girmeden bir gecede büyük değişiklikler yapması mümkün değil.
Eschment de aynı görüşü paylaşıyor. “Tokayev, Putin ile çatışmacı bir yol izlemek istemiyor. Kazakistan’ın 6 bin kilometre uzunluğunda ve neredeyse hiç korunmayan bir sınıra sahip jeopolitik konumu göz önünde bulundurulduğunda bu intihar olur” diyor.
Mohr, Astana’nın bir yandan Avrupa ve Orta Asya ile ticari ilişkilerini geliştirmeye çalışırken diğer yandan Moskova’yı kızdırmamaya gayret gösterdiğini belirterek, “Bunun uzun vadede ne kadar başarılı olabileceği büyük ölçüde savaşın sonucuna ve jeopolitik değişimlere bağlı” diyor.(DW)