Koronayı kullanarak siber saldırı yapıyorlar
Dünyayı sarsan koronavirüs salgınını fırsat bilen siber suçlular Türkiye’de de saldırılara başladı. Uzmanlar, insanların panik durumunu kullanmak isteyen bu saldırganlara karşı dikkatli olunmasını istiyor.
Türkiye’de 11 Mart’ta ilk koronavirüs vakasının görülmesinin ardından virüs kadar başka bir tehlike daha ortaya çıktı. Siber suçlar… İnternet üzerinden bilgi hırsızlığı yaparak maddi kazanç sağlamayı amaçlayan kişiler yeni yöntemler geliştirdi.
Ulusal Siber Tehdit Ağı (USTA) siber istihbarat analistlerinden Ozan Yıldırım’a göre koronavirüs kadar siber saldırılar da her gün artıyor. İnsanlar panik halinde ve zor durumda. Normalde tıklamayacakları bir linkten kolayca zararlı bir yazılımı yükleyebiliyorlar. Yıldırım, şimdiden birçok dolandırıcılık yönetiminin kullanımına girdiğini belirterek bunlara ilişkin şu örnekleri verdi:
“Sağlık Bakanı Fahrettin Koca son açıklamasında ‘koranavirüs vakalarının takibi için kullanılacak bir uygulamanın’ hayata geçirileceğini belirtti. Ancak şimdiden bu uygulamanın sahtesi üretildi. Daha önce Güney Kore ve İsrail’de benzer uygulamalar kullanıldı. Sahte üretilen uygulama, Android cihazlara adı ‘Anubis’ diye bilinen zararlı bir yazılım yüklüyor. En tehlikelisi de bu. Özellikle banka şifreleri ele geçirmek için kullanılıyor. Telefona bu yazılım yüklendikten sona ikinci doğrulama mekanizması olan mesajlar da artık bilgiyi ele geçiren kişilere gidiyor.”
Bu sahte uygulamayı Facebook üzerinden tespit ettiklerini belirten Yıldırım, resmi kurumlarca açıklanmadan bu tarz bir uygulamanın kesinlikle yüklenmemesi gerektiğini belirtti.
Yıldırım, tespit ettikleri ikinci bir dolandırıcılık yöntemini de şöyle açıkladı: “Evdekal 8, 10 ya 20 GB internet hediye’ gibi başlıklarla internet siteleri açıldı. Türkiye’deki GSM operatörlerine ait amblemler kullanılıyor. Bu sitelere girip ‘hediye için tıklayın’ diye bastığınız anda cihaz saldırganların eline geçiyor. Burada da ‘Cerberus’ adında bir zararlı yazılım Türkiye’de kullanılmaya başladı.”
Bu konuda sadece resmi GSM operatörlerine ait internet sitelerine girip işlem yapmak gerektiğini ve kullanıcıların normalden çok daha fazla dikkatli olmaları gerektiğini savunan Yıldırım, bu yazılımların virüs gibi sürekli yayıldığını anlattı.
Türkiye’de korana ile ilişkili tespit edilen bir saldırı biçiminin de yıllardır kullanılan “oltalama” adı verilen yöntem olduğunu belirten Yıldırım, bunun örneklerini şöyle açıkladı: “Sitenin adında ‘korona’ ya da ‘covid’ geçiyor. Örneğin, dağıtılan yardımlarla alakalı bir form doldurmanız isteniyor. Buradaki amaç da e-devlet şifrenizi ya da kredi kartı bilginizi ele geçirmek. Girdiğiniz anda bilgileriniz saldırganların eline geçiyor.”
Tehlike katlanarak artacak
Siber istihbarat alanında çalışan INVICTUS’un Yönetici Ortağı Koryak Uzan ise asıl tehlikenin gelecek olan saldırılarda olduğunu söylüyor. Siber saldırıların konusunda işin henüz başında olduğumuzu hatırlatan Uzan, pek çok senaryonun olabileceğini, bu konularda yetkilileri şimdiden raporlar hazırlayıp uyardıklarını söyledi.
Uzan, yaptıkları araştırmalar neticesinde Türkiye’de olası siber saldırılara şu örnekleri vermekle yetindi:
“Şu anda bankalar kredi kartları borçlarını erteliyor, kredileri yeniden yapılandırıyor. ‘Kredi kartı borcunu ötele’ diye bankaları taklit eden ve SSL güvenlik sistemine sahip olan ‘sahte’ siteler yapılıyor. Hangi kredi kartı diye sorular soruluyor. Linkler atılıyor. Kredi kartı bilgileri saldırganların eline geçiyor. Bu şimdiden başladı bile. Bu dolandırıcılık daha da artacak.”
Koronavirüs salgının kötüye kullanılabileceği çok sayıda senaryonun olduğuna değinen Uzan, ‘Hastaneler bile saldırı gerçekleşeceğini düşünüyoruz” diyerek şu bilgileri verdi: “Çek Cumhuriyeti’nde bir hastaneye siber saldırı oldu. Hastanenin anons yapılan sistemine bile eriştiler. Hasta kayıtları çok önemli. Çok mahrem bilgiler var. Bu bilgiler şantaj için kullanılabiliyor.”
Uzan’a göre, normal bir zamanda insanlar gerçekle sahteyi kolayca ayırt edebiliyor. Ancak şu dönemde gelen her türlü belge kolaylıkla açılıyor. Özellikle de Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı gibi kurumlardan geldiği belirtilen mailler açılıyor. Bu maillerde zararlı, fidye amaçlı yazılımlar var. Bu linkler tıklandığında ya bir zararlı yazılım kuruluyor ya da bir casus program.
Uzan, ‘Biz bize yeteriz Türkiyem’ kampanyasının bile çok kötü niyetli kullanılabileceğini, sahte IBAN numaraları ile bağışların farklı hesaplara aktarılabileceğini hatırlattı. Ayrıca pandemi döneminde ücretsiz verilen konser linki, Netflix şifresi gibi çok sayıda sahte maillerin de dolaşıma girdiğini söyledi. Uzan, bu dönemde daha fazla dikkatli davranılması, güvenilmeyen hiçbir linke tıklanmaması, internet sitelerine girilmemesi konularında uyarılarda bulundu.
Uzaktan video konferanslar tehlikeye davetiye çıkardı
Koronavirüs salgının artması nedeniyle birçok iş yeri evden çalışmaya başladı. Toplantılar artık video konferanslarla yapıyor. Milyonlarca öğrenci de öğretmenlerine uzaktan bağlanıyor. Bu süreçte Zoom adlı yazılım sıkça gündeme geldi. Zoom’un güvensiz olduğu eleştirileri yapıldı.
Bu konudaki görüşlerini aldığımız uzmanlarsa sorunun yazılımdan kaynaklanmadığını belirterek uzaktan bağlantının diğer tehlikelerini altını çizdi.
Siber istihbarat uzmanı Ozan Yıldırım, yaptığı araştırmalar sonucunda Zoom’la ilgili ilk haberin ‘zdnet.com’ adlı bir sitede yapıldığını belirterek şunları söyledi:
“Sonrasında Türkiye’de haberler yapıldı. Ancak çok fazla detaylı bilgi yok hiç birinde. Zoom uygulamasında birçok güvenlik açığı çıktığı doğru. Ancak bunun sebebi uygulamanın güvensiz olması değil, popüler olması. Bu yazılım şu an dünyanın gündeminde. Dolayısıyla herkes zafiyet arıyor, keşfediyor. Hangi uzaktan çalışma uygulaması bu kadar mercek altına alınırsa, muhakkak bir güvenlik zafiyeti çıkacaktır. Asıl önemli olan, bu zafiyetler bildirildiğinde, üreticilerin ne yaptıkları.”
Zoom’un her bildirilen zafiyeti hızlıca yamaladığını yani açığı giderdiğini anlatan Yıldırım, “bu nedenle Zoom’da bir kabahat bulmak doğru değil. Firmanın yöneticileri bu yönde bir açıklama yaptı” dedi.
“Kişiler güvenliğini kendi sağlamalı”
USTA’dan Koryak Uzan’a göreyse, yazılımların bu konuda bir sorun olmadığını kişilerin kendi güvenliğini sağlamaları konusunda dikkatli davranmaları gerektiğini söyledi. “Zararlı bir linke hangi uygulamadan girerseniz girin kişisel bilgileriniz başkalarının eline geçecektir. Burada sorun yazılımda değil, kişinin kendisinde ” diyen Uzan, asıl sorunun insanların evde çalışmasıyla birlikte şahsi bilgisayarlarından işyeri server’larına bağlanmaları olduğunu söyleyerek şu açıklamalarda bulundu:
“Kurumsal bir şirkette çalıştığınızda, firma tüm bilgisayarları steril hale getiriyor. Kapalı, kontrollü bir ortam. Şimdi insanlar evlerinden çalışıyor. VPN gibi sağlıklı yöntemler kullanılıyor. Ama kontrolü dışında olduğu şahsi bilgisayarlar da var. Bunlar milyonlarca zararlı yazılıma açık durumda. Bunlar kurumsal firmaların ağlarına kabul ediliyor. Asıl sorun burada. Firmaları aldatmak kolay değil ama personeli aldatmak daha kolay.”
Uzan, yaklaşık 30 çalışanı bulunan firmalarının şu sıra bu konuda yoğunlaştığını söyledi. Normal zamanda çalışırken bu tür suçluları hep fark ettiklerini ancak bu dönemde salgını kullanarak menfaat elde etmeye çalışanların peşine takıldıklarını anlattı. Uzan, zararlı uygulamaları polis ve jandarmanın siber suçlarlar mücadele birimine bildirdiklerini söyledi.(DW)