Rusya’nın Doğu Ukrayna’da pasaport dağıtma kararı ne anlama geliyor?
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna Devlet Başkanlığı seçimlerinden 3 gün sonra bu ülkenin doğusunda Donetsk ve Luganks’daki ayrılıkçı Ukraynalılara Rusya pasaportu verilmesine ilişkin kararı imzaladı.
Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko bu kararın bölgeyi provoke etmek amacıyla alındığını ileri sürerek konunun BM Güvenlik Konseyi’nde ele alınmasını talep etti.
Rusya Federasyonu’nun daha önce Güney Osetya, Abhazya ve en son Kırım’da ilhak süreci öncesinde nasıl bir strateji izlendiği Ukrayna yetkilileri tarafından çok iyi biliniyor. Savunma ve güvenlik doktrinine göre Rusya, kendi sınırları dışında yaşayan Rus vatandaşlarını korumak için askeri güç kullanma hakkına sahip.
Bu nedenle 24 Nisan’da alınan söz konusu pasaport dağıtılması kararı, Ukrayna başta olmak üzere batı başkentlerinde de şaşkınlık ve tedirginliğe neden oldu. AB ülkeleri ve ABD bu kararı Ukrayna’nın iç işlerine karışmak olarak gördüklerini ve şiddetle protesto ettiklerini açıkladılar.
Putin bu hamle ile AB önderliğinde geliştirilen ve Doğu Ukrayna’da barışı öngören Minsk sürecini işlevsiz hale getirdi. Şu anda Ukrayna ve Batı başkentlerinde cevabı en çok aranan soru ise Putin neden şimdi böyle bir hamle yaptı? Kırım’dan sonra sıra Doğu Ukrayna’ya mı geldi? 24 Nisan’da alınan Doğu Ukrayna’da Rus pasaportu dağıtılması kararı ne anlama geliyor?
Doğu Ukrayna’da bugüne kadar neler yaşandı?
Doğu Ukrayna’daki olaylar 2014 yılında Rusya yanlısı eski Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in “meydan gösterileri” sonrasında Rusya’ya sığınması ile başladı. Yanukoviç, Ukrayna’nın doğusundaki bölgelerden büyük destek alıyordu. Bu bölgelerde Rusça konuşan halk, Yanukoviç’e ve Rusya ile olan bağlarına önem veriyordu. Tepki içerisindeki halk, Rusya tarafından sağlanan silah desteğiyle nisan ayında Donestk ve Luhansk’ta hükumet binalarını ele geçirdi. Kiev yönetiminin sert tutumu gerilimi daha da artırdı. Donetsk ve Luhansk’taki 11 Mayıs’ta yapılan referandum sonrasında muhalifler bağımsızlıklarını ilan etti. Kiev yönetimi ve Batılı ülkeler bu kararı tanımadıklarını deklare etti.
Ukrayna Silahlı Kuvvetleri olayları bastırmak için terörle mücadele harekatına başladı. Ağustos ayında Ukrayna ayrılıkçı muhaliflere karşı üstünlük sağlamaya başladı ve önemli bölgeleri ele geçirdi. Ancak, Rus birliklerinin örtülü şekilde sınırı geçerek ayrılıkçı gruplara destek sağlaması çatışmaların yönünü tamamen değiştirdi. Eylül ayı sonunda Rusya destekli ayrılıkçı muhalif unsurlar Donetsk ve Luhansk bölgelerinde kontrolü tamamen ele geçirdi.
Rusya, Ukrayna, AGİT ve ayrılıkçı grupların temsilcilerinin katılımıyla Minsk şehrinde çatışmaların durdurulması kararı alındı ve bu süreç Minsk-1 süreci olarak adlandırıldı. Ateşkes Anlaşması kapsamında çatışmalar sonucunda tarafların bulunduğu bölgelerde sınır hattı belirlenerek kontrol ve geçiş noktaları oluşturuldu. AGİT ateşkesin devamının sağlanması ve kontrolü maksadıyla gözlem misyonunu üstlendi.
Çatışmaların tekrar şiddetlenmesi üzerine Ocak 2015’te Almanya, Fransa’nın devreye girmesiyle Minsk-2 süreci başlatıldı ve tekrar ateşkes anlaşması imzalandı. Buna göre, çatışmaların durdurulması, tarafların askeri birlikleri arasında tampon bölge oluşturulması, Donetsk ve Luganks’a kendi yerel seçimlerini yapma, polis ve hakimlerini atama, Ukrayna Parlamentosu tarafından yapılacak düzenleme ile bölgeye özel bir statü verilmesi, çatışmalara katılanların af kapmasına alınması ve esirlerin süratle iade edilmesi gibi hususlar karara bağlandı.
Ancak sahada Minsk-2 süreci hiçbir zaman tam olarak uygulanamadı. Çatışmalar tamamen durdurulamasa da kısmen azalma gösterdi. Rusya ve ayrılıkçı gruplar Ukrayna’yı söz verdiği yasal düzenlemeleri yapmamakla suçladılar. Ukrayna ise ayrılıkçı grupların ellerindeki silahları bırakarak çatışmaları sonlandırmalarını, Rusya’nın Ukrayna topraklarında bulunan tüm silah ve teçhizatı ile görevlendirdiği askerlerini çekilmesi sonrasında söz konusu kararların uygulanacağını ileri sürdü.
Rusya Doğu Ukrayna’da halk desteğinin devamlılığını nasıl sağlıyor?
2014 yılından sonra Ukrayna Hükümeti bölgeye yönelik maddi yardımlar ile emekli maaşları dahil tüm ödemeleri durdurdu. Bölgede 4 milyon civarındaki halk geçim sıkıntısı ile karşı karşıya kaldı, yardıma muhtaç hale geldi. Rusya bölgeye yiyecek yardımına başladı. Ukrayna yardım konvoyların çoğunlukla bölgeye silah ve mühimmat taşıdığını iddia etti. Rusya 1 milyon kişiye 2015 Mart’ından itibaren emekli maaşı vermeye başladı. Halen bölgede Rus rublesini kullanan halk, sadece emekli maaşı ödemeleri ile yılda 1,5 milyar dolar civarında Rusya’ya ilave ekonomik gider oluşturuyor.
Rusya 2017 yılından itibaren Ayrılıkçılara ait yerel pasaportu resmi olarak tanıdığını ilan ederek krizi başka bir boyuta taşıdı. 2018 yılında yapılan düzenleme ile Rusya Devlet Başkanı’na yabancı ülke vatandaşları ile vatansız kişilerden uygun olanlarına insani yardım maksatlı olarak Rus vatandaşlığı verebilmesini düzenleyen kanuni değişiklik yapıldı. Söz konusu değişiklik başvurmaları halinde Donetsk ve Lugansk bölgesinde yaşayan ayrılıkçı unsurlara Rus vatandaşlığının önünü açtı. Bu kararın devamı olarak alınan 24 Nisan tarihli pasaport kararı büyük bir stratejinin kilometre taşı olarak değerlendirilebilir.
Rusya’nın söz konusu kararına Ukrayna nasıl tepki verdi?
Ukrayna Milli Güvenlik ve Savunma Konseyi Genel Sekreteri Alexander Turchinov yaptığı açıklamada “Putin Rus Silahlı Kuvvetleri’ni Ukrayna’ya karşı resmi olarak kullanabilmek için kendince hukuki alt yapıyı yarattı. Bu alınan karar, Rus Silahlı Kuvvetleri’nin Rusya dışında bulunan vatandaşlarının güvenliğinin sağlanmasından hareketle, kullanılabilmesinin yolunu açmaktadır. Bu karara verilecek en iyi cevap savunma kapasitemizin güçlendirilmesi ve Kremlin’in kriminal hareketlerine karşı baskı oluşturabilmek için saldırgan tarafa yönelik uluslararası yaptırımların seviyesinin arttırılması olacaktır.’ ifadelerini kullandı.
Ukrayna Dışişleri Bakan yardımcısı Serhiy Kislytsia; Putin’in aynı senaryoyu Güney Osetya’da uyguladığı ve ardından 2008 yılında Gürcistan’a Rus vatandaşlarının korunması iddiası ile saldırdığı, Rus tarafının bu adımının sadece Kiev’e yönelik olmadığı aynı zamanda Berlin, Paris, Brüksel ve Washington’u hedef aldığını söyledi.
Bundan sonra ne olacak?
Putin, Kuzey Kore lideri ile 25 Nisan tarihinde yaptığı görüşme sonrasında Ukrayna seçimleri ile ilgili olarak ilk kez konuştu. Seçim sonuçlarını eski Başkan Poroşenko’nun politikalarının iflası olarak değerlendirdi. Yeni yönetimin bu durumu çok iyi anlaması gerektiğini, Rusya’nın barışa yönelik olarak her iki tarafın katkıları ile yapılacak görüşmelere hazır olduğunu belirtti. Ayrıca, bir gün öncesinde alınan pasaport dağıtımı kararının sadece insani amaçlara yönelik alınmış bir karar olduğunu belirtti.
Seçim sonuçlarından da anlaşılacağı üzere yeni Başkan Zelenskiy en yüksek oy oranını orta ve Doğu Ukrayna bölgelerinden aldı. Seçim çalışmaları süresince Minsk anlaşmasının temel alınması gerektiğini belirterek sorunun barışçıl yollardan çözülmesi gerektiğini savundu. Yeni devlet başkanının ağırlıklı olarak Rusça konuşan Doğu Ukrayna halkı tarafından yüksek oy oranıyla seçilmesi, Moskova’da halk desteği kayıp mı ediliyor sorusunun sorulmasına neden oldu. Doğu Ukrayna’da halk desteğini arkasına almış bir başkan inisiyatifinde başlayacak yeni bir sürecin, Rusya aleyhine gelişecek olması, Moskova’nın yol haritasını değiştirmesine neden oldu.
Uzun süredir perde arkasında kalan ve sabırla kilometre taşları döşenen Doğu Ukrayna’nın Rusya tarafından ilhakı ihtimali şu anda her zamankinden daha olası bir hal aldı. Minsk-2 sürecinin mimarları olan Almanya ve Fransa’nın bu gelişmelere verecekleri tepkiler ise Kuzey Akım-2 başta olmak üzere Rusya’ya karşı yeni yaptırımların önünü açıp açmayacağı ise önümüzdeki günlerde belli olacak.(Euronews)