Türkiye’de 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından hakkında yasal işlem başlatılan çok sayıda kadın, ‘terör örgütlerine üye olma’ suçlamasıyla cezaevine gönderildi. Kimileri çocuklarıyla beraber.
Türkiye’de cezaevlerinde büyüyen bebekler ABD medyasında
15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından ‘terör örgütlerine üye olmak’ suçlamasıyla yargılanan ve cezası kesinleşmemiş birçok kadının bebekleriyle beraber cezaevlerinde tutuklu bulunması ABD medyasında yer aldı.
Demir parmaklıklar ardındaki çocuklar ve bebekler, Amerikan medyasında geniş yer buldu.
Resmi olmayan rakamlara göre, Türkiye’de 6 yaş altı toplam 668 çocuk anneleri ile birlikte cezaevinde kalıyor, yüzde 23’ü henüz yaşını doldurmamış. Türkiye Adalet Bakanlığı ise hapishanelerde 6 yaşından küçük 560 çocuk bulunduğunu söylüyor.
Yaşları 6 ila 18 olanların sayısı ise binlerle ifade ediliyor.
Mağdurlardan ilkokul öğretmeni Ayşe, ‘terör örgütüne üye olma’ şüphesiyle gözaltına alınarak henüz 4 yaşındaki oğlu ile demir parmaklıklar ardında kalan annelerden sadece biri. Ayşe 10 kişilik bir koğuşta nasıl 23 kişi kaldıklarını anlatıyor. Bebeklerin aşı olamadıklarını, kendilerini sıcak çay ile yaktıklarını ve gecelerce ağladıklarını unutamadığını söylüyor. Fox News’e Yunanistan’da bir mülteci kampında verdiği röportajda koğuşun çocuklar için ne kadar tehlikeli olduğunu, hatta bir gün yürümeyi öğrenen bir bebeğin düşüp kötü bir şekilde kafasını yattıkları demir ranzaya çarptığını, çok zor zamanlar geçirdiklerini anlatıyor.
Fox News söz konusu haberde bu mağduriyetlere 15 Temmuz darbe girişimin ardından ilan edilen OHAL kapsamındaki KHK’ların neden olduğu tespitine yer veriyor.
“Medeni ülkelerde çocukların hapishanelerde yeri yok”
İngiliz bir düşünce kuruluşunun başkanı olan Dr Alan Mendoza, ‘Ne olursa olsun medeni ülkelerde çocukların hapishanelerde yeri olmadığını’ savunuyor ve ‘Bu durumun anneleri ile beraber hapse atılan masum çocuklar üzerinde ömür boyu silinmeyecek travmatik izler bırakacağını’ dile getiriyor.
Ailesi ile birlikte Almanya’ya iltica eden 34 yaşındaki İzmirli öğretmen Kam ise Bank Asya’da hesabı olduğu için Ekim 2016’da tutuklanmış bir diğer anne. 7 aylık oğlu ve diğer iki bebek ile aynı hücrede kalan Kam, bebeklerin emeklemelerine izin verilmediğini, oyuncakların yasak olduğunu ve hatta temiz suya sahip olmadıklarını anlatıyor. “Terörist muamelesi gördük, dışlanmıştık, aşağılanmıştık. Bebeğimin benle hapiste olması mı yoksa 11 yaşındaki oğlumun dışarıda olması mı daha kötüydü bilemiyorum. Oğlum ziyarete geldiğinde onun değiştiğini, büyüdüğünü görüyordum.”
“Demir parmaklıklar arkasında düşük yaptım”
27 yaşındaki ev hanımı Nurhayat Yıldız ise Ağustos 2016’da tutuklandığında ikiz bebek bekliyordu. 14 haftalık hamile iken doktor kontrolüne gitmek için Sinop’tan otobüse binen Yıldız, telefonuna ByLock uygulaması indirdiği gerekçesi ile tutuklandı. Destekçileri Yıldız’ın uygulamayı bile indirmemiş olduğunu söyledi, ancak 19 haftalık hamile iken Yıldız, demir parmaklıklar ardında düşük yaptı ve çocuklarını kaybetti.
Bir diğer mağdur ise doğum yaptığı hastanede 24 saat geçmeden gözaltına alınan Filiz Yavuz. Mersin’de yaşanan olayda doktorun tüm itirazlarına rağmen polis, Yavuz’u kaldığı hastaneden tekerlekli sandalye ile emniyete götürmüştü.
İnsan Hakları Boyutu
İnsan hakları avukatı Nur ise 2008’de kaldığı yurttan birinin ismini vermesi sonucu tutuklandığını söylüyor. Kendini şanslı gören Nur astım hastalığı ve kalp rahatsızlığı sebebiyle beş gün sonra salınmış ve daha sonra Amerika’ya gelerek Türkiye’de hapse atılan anneler, çocukları ve diğer anne adaylarının durumuna dikkat çekmeye çalışıyor.
Türk yetkililer ise bu gözaltı ve tutuklamaların milli güvenlik için gerekli olduğunu, tutukluların hapishanelerde kanunlara uygun bir şekilde kaldıklarını ve tüm koşulların karşılandığını iddia ediyor, ancak birçok insan hakları kuruluşu ve aktivist gruplar durumun hala endişe verici olduğunu belirtiyor. (Euronews)