Uzmanlardan WhatsApp’ta sahte korona haberi uyarısı
Koronavirüs salgınıyla en çok sahte haberlerin yayıldığı platformlardan biri WhatsApp oldu. Peki neden WhatsApp? Uzmanlara hem bunun nedenini hem de alınabilecek önlemleri sorduk.
“Ben Deniz Nisa’nın annesi… İstanbul’da birçok hastane karantina altında, ancak yasaklı olduğu için açıklama yapılmıyor…”
“Zeynep Hanım ne olur dikkat edin diye çocuk bana yalvarıyor, ne olur aramızda kalsın diyor. Arkadaşlar isim vermeden söyleyin, sadece Türkiye’de görülmüş deyin…”
“Yılanın yetiştiği su birikintisinin içerisinde de bir kalıntılar bulmuşlar, füze kalıntıları gibi. Yani biyolojik saldırı olduğunu düşünüyormuş Çin hükümeti…”
Bu alıntılar WhatsApp’ta yayılan sahte haberlerden bazıları. Koronavirüs salgını sırasında sahte haberlerin tüm dünyada en çok yayıldığı platformlardan biri Whatsapp oldu.
Yetkililer bu tür mesajlara ya da ses kayıtlarına itibar edilmemesi yönünde uyarılar yapsa da bu haberler insan sağlığını tehlikeye atmaya devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü ile işbirliği yapan mesajlaşma platformu da bu süreçte sahte haberleri engellemek için yeni özellikler geliştirmeye başladı.
Neden WhatsApp?
Peki bu kriz döneminde WhatsApp neden öne çıktı?
WhatsApp kullanıcılarının bu platformu haber takip etmek için kullanması aslında yeni değil. Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nün 2018 yılında yayınladığı Dijital Haber Raporu, kişisel mesajlaşma uygulamaları aracılığıyla haber paylaşmanın tüm dünyada yaygınlaştığını ortaya koymuştu. 40 ülkeden 75 bin kişiyle yapılan ve Türkiye’deki şehirlerden 2000’den fazla kişinin katıldığı bu araştırma; Brezilya, Malezya ve Türkiye gibi ülkelerde yaşayan insanların WhatsApp ve Facebook’taki gruplar üzerinden gittikçe daha çok haber okuduğuna dikkat çekiyor. Dünyada medyaya olan güvenin azaldığına işaret edilen raporda, kişisel mesajlaşma uygulamaları ve buradaki gruplardan alınan haberlerin bilgi kirliliğini artırdığını da vurguluyor.
Kadir Has Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde çalışmalarını yürüten Doç. Dr. Suncem Koçer, dezenformasyonun sadece sosyal medyaya özgü bir sorun olmadığını hatırlatarak koronavirüs hakkında geleneksel medya platformlarında görülen hatalı bilgilerin arttığı görüşünde. Özellikle kriz zamanlarında yanlış bilgilerin daha çok dolaşıma girdiğini söyleyen Koçer, 2019’daki yerel seçim döneminde de dezenformasyonun yoğunlaştığına dikkat çekiyor.
Ancak WhatsApp gibi mesajlaşma uygulamalarının bu dönemlerde yanlış bilgi yayılmasında payının yüksek olduğunu belirten Koçer “sadece koronavirüs salgını esnasında değil, bütün kriz ve belirsizlik anlarında WhatsApp öne çıkmaya başladı” diyor.
Tanıdığımız kişilerle iletişim kurmayı kolaylaştıran WhatsApp’ta kapalı gruplardan gelen bilgiler de güvenilir haberler olarak algılanıyor. Reuters Enstitütü’nün araştırması benzer sonuçları ortaya koyarak, sosyal medyadan haberleri takip edenlerin Facebook ve WhatsApp gruplarından gelen bilgilere olan güvenini ortaya koymuştu.
WhatsApp aracılığıyla yayılan bilgilerin özel alan algısı yarattığını belirten Koçer, bu platforma dair algının “eş, dost, aile veya iş arkadaşları ile oluşan bir iletişim ağı” olduğunu dile getiriyor.
Yakınlık ve tanıdıklık duygusunun da bilginin yayılmasında büyük rol oynadığını söyleyen Koçer, yanlış bilgileri yayanların bundan faydalandığını ve gittikçe artan güvende hissetme ihtiyacının yalan ile gerçek arasındaki ayrımı belirsizleştirdiğini de belirtiyor.
Kutuplaşma arttıkça sahte haberler daha fazla yayılıyor
Hollanda’daki Groningen Üniversitesi’nde Medya ve Gazetecilik Merkezi’nde çalışmalarını devam ettiren Doç. Dr. Çiğdem Bozdağ’a göre WhatsApp’ta daha fazla sahte haberin yayıldığını söylemek zor. Yine de genel olarak kişilerle kurduğumuzun iletişimin WhatsApp’a kaydığını gözlemlediğini belirten Bozdağ’ın, Koçer ile Mart 2019’da yürüttüğü “Türkiye’de Sosyal Medya ve Yanlış Bilgi” araştırması da WhatsApp’ın haber kaynağı olarak yükselişine dikkat çekiyor.
Tüm dünyada sahte haber yayılımının ciddi bir sorun olduğunu belirten Bozdağ, Türkiye’de bu duruma medya ve devlet kurumlarına olan güvensizliğin de olumsuz etki ettiğini belirtiyor. Doğru, güvenilir ve şeffaf olduğuna dair güvence vermeyen haber kaynaklarının, sosyal medyada dolaşan komplo teorilerine veya başka kaynaklardan gelen bilgilere inanma olasılığını arttırdığını söyleyen Bozdağ “Türkiye’ye has olan şey bu boşluk. Güvenilir ve bağımsız olduğuna inandığımız haber kaynaklarının olmaması” diyor.
“Sosyal medyada ve kamusal mecralarda paylaşım oranları düştü ve insanlar artık biraz daha temkinliler. Artan kutuplaşma, kişilerin kendilerini sansürlemesi de burada etkili” diyen Bozdağ’a göre, insanlar kamuya açık alanlar yerine WhatsApp’ta paylaşım yapmayı daha fazla tercih ediyor.
WhatsApp’ın sağladığı özel ve korunaklı alan algısına da değinen Bozdağ, daha sık iletişim halinde olunan insanlarla bilgi paylaşırken daha temkinsiz olunduğunu belirterek “burada ödeyebileceğimiz bedel, kamusal alandan daha düşük” diyor. Reuters’ın 2018’deki verilerine göre, Türkiye’de internette siyasi görüşlerini dile getirmekten endişe edenlerin oranı yüzde 65.
Bilgi yakınızdan gelse bile şüphe duyun
WhatsApp’ın kapalı bir platform olması, Facebook ve Twitter gibi sosyal medya platformlarının aksine, buradaki bilginin ne kadar yayıldığını ve iletişim aldığını görmeyi engelliyor. Uçtan uça şifreleme özelliği, gönderilen iletilere WhatsApp çalışanları dahil konuşma dışındaki kimsenin ulaşamamasını sağlıyor.
Bu durum içeride dolaşan bilgilere müdahaleyi imkansız kılarken, hangi konunun ne kadar konuşulduğunun tespitini ve etkileşimleri takip ederek bilgi kirliliğine müdahaleyi zorlaştırıyor.
WhatsApp yeni önlemler alıyor
WhatsApp da koronavirüs salgınıyla ilgili yalan ve manipülatif haberlerin yayılmasını önlemek için yapılan çalışmalarını sıklaştırdığını açıkladı. Örneğin yapılan son güncellemeler, mesajların yöneltileceği kişi sayısını sınırlıyor. Sahte haberlerin yayılmasını engellemek amacıyla ipuçları da sağlayan platform, Dünya Sağlık Örgütü ile işbirliği yaparak koronavirüs hakkında bilgilendirici sohbet robotu (chatbot) geliştirdi.
Bu tedbirlere ek olarak, Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı (IFCN) aracılığıyla WhatsApp ve Facebook, koronavirüs ile ilgili asılsız ve yanlış bilgilerle öne geçmek için doğruluma yapan kuruluşlara 2 milyon dolarlık hibe sağladı.
Kişisel olarak da önlemler alınabilir
IFCN’nin imzacılarından teyit.org’un şef editörü Gülin Çavuş, bu dönemde bireylerin de kişisel olarak bilgi kirliliğine karşı bazı tedbirler alabileceğini ifade ediyor. Gelen bilginin kaynağının sorulmasının bu süreçte çok önemli bir adım olduğunu belirten Çavuş “İnsanların kendilerine bu soruyu sormaları, diğer insanların da bu soruyu sormasını sağlayabilir” diyor.
Özellikle uzun ve karışık gibi görünen mesaj zincirlerinin de çok fazla yanlış barındırdığını belirten Çavuş, tedavi yöntemleri içerdiğini iddia eden mesajları örnek göstererek, birçok mesajın az da olsa doğru bilgi içermesinin yüksek oranda yanıltıcı olduğunu belirtiyor. “Şüphe kası geliştirmek bu konuda alınabilecek en önemli tedbirlerden biri” diyen Çavuş’a göre en yakınınızdan gelen bilgileri bile şüpheyle karşılamak gerekiyor.
Reuters raporuna da değinen Çavuş, dünyadaki birçok ülkenin aksine, Türkiye’de birbirini tanımayan pek çok insanın aynı grupta bulunabildiğine dikkat çekerek, güvenilir kurum ve uzmanlardan gelmeyen bilgilerin yaygınlaştırılmaması gerektiğini tekrarlıyor.