VAR sistemi Dünya Kupaları tarihini nasıl değiştirirdi?
Diego Costa’nın İspanya’nın Portekiz ile 3-3 berabere kaldığı karşılaşmada attığı golün, Dünya Kupası’nda kendi adına ilk golü olmasından daha fazla tarihi anlamı vardı.
Bu gol turnuva tarihinde, Video Yardımcı Hakem Sistemi (VAR) ile değerlendirilerek verilen ilk gol olarak da kayıtlara geçti.
İtalyan hakem Gianluca Rocchi, golle sonuçlanan pozisyonun başlangıcında, Diego Costa’nın rakip defans oyuncusu Pepe’ye faul yapmadığı sonucuna, VAR görüntülerini izledikten sonra vardı.
Fransa’nın Avustralya’yı 2-1 ile geçtiği maçın ilk golü de VAR sistemi ile belirlenen penaltılarla geldi. Fransa’nın galibiyetini getiren golün çizgiyi geçtiği ise gol çizgisi teknolojisi ile belirlendi.
Peki VAR teknolojisi önceki Dünya Kupalarında da olsaydı ne olurdu? Tarih değişir miydi?
Arjantin – İngiltere, Meksika 1986
Bu seriye, “Tanrı’nın Eli” ile başlayalım. Bu tanımı hiç duymamışlar için hemen de söyleyelim; Arjantinli efsane oyuncu Diego Maradona, başa baş giden çeyrek final karşılaşmasında Peter Shilton’ı sol eliyle attığı bir golle geçmeyi başarmıştı.
Ve sonrasında da bu golle ilgili düşüncesini soran gazetecilere “Bu Tanrı’nın Eli’ydi” yanıtını vermişti.
Bu “golün” ardından Dünya Kupaları tarihinin kimilerine göre en güzel golüne imza atarak Arjantin’i 2-0 öne geçirmiş, Gary Lineker’in 80’inci dakikada kaydettiği gol İngilizler’e yetmemişti.
Eğer VAR teknolojisi olsaydı, Maradona’nın kendisinden 20 santimetre uzun olan üstelik de elle uzanma avantajı olan bir kaleciyi kafasıyla aşmadığı anlaşılacaktı.
Brezilya – Hollanda, ABD 1994
Dünya Kupaları tarihinin en heyecanlı karşılaşmalarından biri.
Bebeto ve Romario’nun golleriyle iki farkla geriye düşen Hollanda, eşitliği Dennis Bergkamp ve Aaron Winter’in golleri ile sağlamıştı. Branco’nun frikiği ise Brezilya hanesine 81’inci dakikada galibiyet golünü yazdırıyordu.
Ancak VAR teknolojisi olsaydı Brezilya’nın kazandığı golü öncesinde faulü, Marc Overmars’ın değil bizzat golü atan Branco’nun yaptığı anlaşılacaktı.
Üstelik son gole kadar, geriden gelen Hollanda daha motive ve moralli olan takım konumundaydı.
İspanya – İtalya, ABD 1994
Aynı Dünya Kupası başka bir tartışma.
İtalya’nın 2-1 önde bitirdiği İspanya karşılaşmasının son dakikaları oynanıyor. Boğalar, Mavilere tüm güçleriyle saldırıyor ve bu sırada ceza sahasına gelen bir ortaya kafa uzatan Luis Enrique kanlar içinde kalıyor.
Mauro Tassoti’nin dirseği Enrique’yi kanlar içinde bırakıyor ama ne penaltı ne de kırmızı kart veriliyor.
Macar hakem Sandor Puhl ve yardımcılarının devam ettirdiği pozisyon sonrası maç, İtalya’nın galibiyeti ile sonlanıyor fakat Tassotti, hareketi nedeniyle 8 maç ceza almaktan kurtulamıyor.
Ancak İspanya artık çoktan turnuva dışında.
Güney Kore – İspanya, Güney Kore 2002
Nereden başlasak?
Mısırlı hakem Gamal Ghandour, İspanyolların bariz iki golünü iptal ediyor ve birkaç pozisyonda da İspanyol oyuncular yanlış kalkan ofsayt bayrağının kurbanı oluyor.
Normal süresi ve uzatmaları 0-0 biten karşılaşmada ise İspanya, penaltılar sonucu turnuvanın dışında kalıyor.
Kore ekibi çeyrek finalde bu kez İtalya’yı Francesco Totti’nin ağır bir kararla oyundan atılması ile geçiyor ve yine tur atlıyor.
Turnuva’ya Japonya ile birlikte evsahipliği yapan Güney Kore’nin Türkiye’ye 3-2 kaybederek dördüncü olduğu Dünya Kupası’ndaki bu hikayeler akıllardan çıkmıştır.
Brezilya – Hırvatistan, Brezilya 2014
Dünya Kupası’na ikinci kez evsahipliği yapan Brezilya, turnuvadaki ilk maçına kabus gibi bir başlangıç yapmıştı.
10’uncu dakikada Marcelo’nun kendi kalesine attığı golle geriye düşmüş Neymar ile eşitliği sağlasa da oyun olarak üstün olan Hırvatlar galibiyete yakın taraf olarak görünüyordu.
Ta ki Brezilyalı forvet Fred, 70’inci dakikada Hırvatistan ceza sahası içinde kolay bir şekilde kendini yere bırakana dek.
Japon hakemYuichi Nishimiura penaltıyı verdi ve Neymar bunu gole çevirdi fakat ya VAR teknolojisi olsaydı?(BBC)